Anneler, babalar,öğrenciler,ergenler,gençler ; her birimiz saydığım bu grupların herhangi birine mensubuz.Ve her zaman bu grupların herhangi biriyle çatışma halindeyiz ,örneğin anne ve babalar öğrencilerle, gençler ise hayatın birebir kendisiyle kavga halindedir.Hiçbir insan yoktur ki hiç kimseyle çatışma halinde olmasın .Madem sıkıntı kesin ve imtihan vaciptir,öyle de sıkıntıları büyütmek gereksiz ve can sıkıcıdır. Hem hata yapanın hem de hatayı büyütenin canını sıkar. İki tarafında huzurunu kaçırır ve fayda sağlamaz.Madem durum budur ve değişmez.Öyleyse yapılan hataları büyütmek yerine hatayı çözüme kavuşturmak,iki tarafında mutluluğunun sihirli değneğidir.

Örneğin annesiniz veya babasınız çocuğunuz istediğiniz gibi ders çalışmıyor, tembellik ediyor sizde çocuğunuzun iyi bir meslek sahibi olmasını istiyorsunuz.Bu yüzden ona sürekli ders çalışması için baskı yapıyor, kızıyor, kırıyor, döküyorsunuz. Belki bir müddet isteksizde olsa çalışır. Fakat bir müddet sonra bulduğu ilk fırsatta sizden ayrılır ve sizin yanınızda yapamadığı birçok şeyi adeta öç alırcasına fazlasıyla yapar.Bu insanın fıtratında vardır. Çocuğunuzu ilk eğitmeye başladığınızdan itibaren ona güzel,nazik ve hoşsohbetle muamele edin. Ve eğitirken o bilindik eğitim korkusunu hiçbir zaman aşılamayın.O öğrenci ders çalışmadığı zaman veya hata yaptığı zaman vicdanı o öğrenciyi rahatsız eder'Annem ve babam benim üstüme bu kadar çok düşerken benim yaptıklarım yanlış 'diye düşünür.Çünkü insan beyni baskı altında söylenen sözleri düşman unsur olarak algılar ve uygulamaya koymaz, koysa da uzun süreli olmaz.Fakat nazik ve hoşsohbetle söylenen sözleri ise dost unsur olarak algılar ve uygulamaya koyar.Düşünün ki bir fabrikada usta veya işçisiniz.Patronunuz size yaptığınız yanlış bir şey için siz çalışırken herkesin içinde bağırıp çağırıyor.Patronunuzu ne kadar kale alırsınız,tabi ki de size maddi fayda sağlayana kadar.yani beyniniz onu ihtiyaç olunan düşman unsur olarak algılar.Aynen öylede çocuklarımıza sunduğumuz tavırla onları kazanırsınız veya buldukları ilk fırsatta elinizden kaçar ve kaybedersiniz.

Günümüzün annelerin ve babalarının yaptığı en büyük hatalardan biride çocuklarını filancanın çocuğuyla kıyaslamaktadır.Yok' filancanın çocuğu filanca üniversite de filanca bölümde okuyor sen daha bir baltaya sap olamadın' filanca filanca filanca...Böyle yapmak çocuğu sizden soğuttuğu gibi özgüvenini de yerle bir eder.Kendisinin diğerleri gibi olmadığını düşünür. Ve kendinde sürekli eksik arar.Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamanın hiçbir faydası yoktur.Çevrenizde çocuklarını başkalarıyla kıyaslayan ailelerin çocuklarına bakarsanız hiçbirinin de bir baltaya sap olamadığını görürsünüz.Ayrıca başarılı bulduğunuz filancanın ailesine sorun filancayı hiç başka bir filancayla kıyaslamış mı?

Velhasılıkelam her insan bir bireydir ve her birey beşerdir. Hiçbir insan yoktur ki dörtdörtlük olsun. Başkalarının dörtdörtlük olmasını beklemek öyle zannediyorum ki güneşe taş atmak gibi bir şeydir.Güneşe taş atacak teknolojiyi icat etseniz bile güneşe varmadan yok olur.Aynen öylede çocuklarınızın ve başkalarının dörtdörtlük olmasını beklemekte bu denli imkansızdır.Onları eksiklikleri ile sevin , onları olduğu gibi kabullenin.Belki oğlunuz bir gün doktor,mühendis vs. olamayacak ama sizin çocuğunuz olacak.Eğer bir gün yolunuz huzurevine düşerse oradaki tonton dedelere ve sevimli nenelere çocuklarının mesleklerini sorun.Belki verecekleri cevaplar çocuklarınızı eğitirken yalnız müsbet ilimleri değil ahlaki kaidelerle de eğitmenize vesile olur sözlerimi bitirirken peygamber efendimizin hadisini söylemek istiyorum:"Bir babanın çocuğuna bırakacağı en güzel miras güzel ahlaktır"

Mustakim İNCE

İnegöl Anadolu İmam Hatip Lisesi 11.Sınıf.