Bir rahmet ikliminin esintileriyle, hazanda ağaçlardan yaprakların dökülmesi gibi dökülüyor günahlarımız... Cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, cehennemin kapılarının kapandığı ve şeytanların zincire vurulduğu şehr-i siyamdayız...

"Merhaba ey şehr-i ğufran" diye karşıladığımız şehr-i güzinin son on gününe yaklaşmakta ve artık "Elveda ey şehr-i Ramazan!" kasidelerini işitmeye başladığımız şu kıymetli günlerde affedilerek bu kıymetli günleri tamamlamaya niyet etmeliyiz.

Gecelerini ayakta ibadetle, teravihle, teheccüdle, sahurla; gündüzlerini oruçla, Allah'ı anarak geçirdiğimiz Ramazan Ayı'nın son on günü; içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'ni barındıran çok kıymetli günlerdir.İtikaf günleridir.

Ramazan Ayı'nın son on gününe has bir ibadet olan "İtikaf" Sevgili Peygamberimizin de (sav) sürekli yapmış olduğu bir sünnetidir. Sünnet-i müekkede olan itikaf, inanan kullar için değerli bir ibadettir. Müsait olanların itikafa girmeleri teşvik edilmiştir. Erkekler itikafa camide, hanımlar ise evlerinde girerler. İtikafa niyet eden kişi, ibadete devam eder.

Erkekler camide kalırlar, yeme-içme ihtiyaçlarını camide karşılarlar. Abdest alma, gusletme gibi ihtiyaçlar dışında camiden ayrılmazlar. Kur'an-ı Kerim okuyarak, Allah'ı anarak, tesbih çekerek, tefekkür ederek, dini eserler okuyarak; vakit, nafile ve kaza namazlarını kılarak, mümkün olduğunca kimseyle konuşmadan iç dünyalarını ma'mur ederek, Rableriyle baş başa kalarak geçirirler.

Hanımlar ise kendi evlerinde itikafa girerler. Ancak ev hanımları ve çalışan kadınlar için meşgaleler çok olduğundan günün belli bir vaktini itikafa niyet ederek ibadete ayırabilirler. İtikaf, nefsin arınmasının, kişinin manevi olarak yükselmesinin, af kapısında beraat isteyen kullar olarak bağışlanmasının beklenildiği yüce bir ibadettir.

İtikafla, kişi nefsini daha iyi tanır, kendisini tanıdıkça da Allah'a yaklaşır. Kalbi yolculukla nefsini temizleyen kul, bu vesile ile güzel ahlaka ve iyi davranışlara erer. İtikaf, bir arınma, bir yakınlaşma, kalbinin, zihninin, ruhunun sesine kulak verme ve yücelmedir. Allah'a yakınlaşmaktır.

Bu Ramazan'da sağlığımız için evde kalıp itikafımıza aynı zamanda kendimize mescitler edindiğimiz evlerimizde niyetleneceğiz.. Yüzümüzü Kabe'ye, kalbimizi sahibi olan Allah'a çevireceğiz. Hatm-i şerifler okuyacağız. Mümkünse aile içerisinde mukabele okuyacağız.

Namazlarımızı, teravihlerimizi cemaatle kılacağız. On bir ayın sultanı olan Ramazan coşkusu hanelerimize bereket getirsin inşallah. Temiz olan her yer Müslümanamescit kılınmıştır.

İtikafımızı evde kalıp, duayla kalıp, ibadetle kalıp, tefekküre dalıp salim bir kalp ve salih amellerle Rabbimize sunacağız. İnsanı değerli kılan "dua" ibadetinin daim olması "af" kapısının bizlere sonsuza kadar açık olması duasıyla... Hayırlı itikaflar dilerim.

Ayşe Serra Kara / Yıldırım Müftülüğü

RAMAZAN SORUSU: Ölünün ardından yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gecesi gibiuygulamaların dini hükmü nedir?

CEVAP: Ölen bir müslümanınusulüne göre yıkanıp kefenlenmesi ve cenazenamazının kılınarak defnedilmesi farzdır. Bunundışında yapılması gereken yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gün veyabunların duası gibi zaman ve şekle bağlanmış bir görev yoktur. Bunlarınhiçbir dini dayanağı da bulunmamaktadır. Bu itibarla söz konusugünlerde ölüye yönelik merasimler düzenlenmesi bid'attir. Ancak, sevabı ölen kimseninruhuna bağışlanmak üzere hayır-hasenat yapılabileceği gibi çeşitlivesilelerle dua da edilebilir.