Zemci Şahin, yaptığı açıklamada, Türkiye'deki 16 milyon emeklinin zor durumuna dikkat çekerek, emeklilerin alım gücünün son 5 yılda eridiğini ve yaşadıkları sıkıntıların ciddiyetini vurguladı.

Emekli Maaşları ve Alım Gücü

Şahin, en düşük emekli maaşının 10.300 TL olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirtti. 2019 yılında alınabilen çeyrek altın ve ekmek miktarlarıyla bugünün kıyaslamasını yaparak, emeklilerin alım gücündeki düşüşü somut örneklerle gözler önüne serdi.

Yoksulluk ve İhtiyaçlar

Ekonomik sıkıntılar nedeniyle emeklilerin artık ek iş arayışında olduğunu ve temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandıklarını ifade eden Şahin, yoksulluk sınırının ve emekli maaşlarının durumunu eleştirdi.

İnegöl'de Emekliler Eylemde Gündem Maaşlar


İşte Zemci Şahin'in konuşmasının tamamı:

İnegöl'de çetenin faaliyetlerini başlatanın “Hanımağa” lakaplı iş kadını olduğu ortaya çıktı İnegöl'de çetenin faaliyetlerini başlatanın “Hanımağa” lakaplı iş kadını olduğu ortaya çıktı

"Ülkemizdeki 16 milyon emeklinin içinde bulunduğu vahim durumu hepimiz biliyoruz. Emeklilerin ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntıları dile getirmek için bugün üçüncü basın açıklamasını daha etkili olması adına sokakta yapıyoruz. Emeklilerin çaresizliği, emeklilerin 5 yıl içerisinde eriyen alım gücünü verilerle ortaya dökeceğim.
 
Bugün en düşük emekli maaşı 10.300 TL oldu deniyor ama bu açıklama da doğru değil. Doğru olan şu ki, maaşlara zam yapıldığında bazı emekli maaşlarının bu rakam altında kaldığı, geçmişe dönük en düşük emekli maaşı ile alım gücünün bugünkü maaşla kıyaslayacak. 2019 yılında çeyrek altın 357 TL iken bugün 3.357 TL. Bir emekli 2019 yılında 5 tane çeyrek altın alabilirken bugün sadece 3 tane çeyrek altın alabiliyor. Yani 2 tane çeyrek altını doğrudan elinden almış oluyorlar. Bugün bir emekli maaşı sadece 300 dolar iken 2019 yılında 410 dolar. Yani 110 dolar cebinden alınmış bulunuyor. Yani sadece 5 yılda emeklinin cebinde net olarak alınan para 110 dolar.
 
En temel tüketim işimiz olan ekmeğimizi nasıl elimizden aldıklarını rakamlarla anlatacağım. 2019'da fazla da geri gitmeyeceğim. Yine emekli maaşıyla anlatacağım. 2019 yılında bir emekli 2.555 ekmek alabilirken, bugün bin 375 ekmek alıyor. Yani bin yüz seksen ekmeğini emeklinin sofrasından bu hükümet geri almıştır.
 
Yine 2019'da mazot 5,60 kuruş iken, emekli işçi 60 litre mazot alabiliyordu. Bugün ise sadece 257,7 litre mazot alabiliyoruz. Yaklaşık 103 litre emeklimizin arabasının deposundan mazot alınmış oluyor.
 
Emeklilik bir cezalandırma aracı olamaz. Bilakis yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş, ömrünün büyük kısmını sabah gün doğmadan akşam gün batımına kadar üretime harcamış insanlara karşı bir vefa borcudur emeklilik. Kaldı ki emeklilik, kendisine kesilen primlerle bu maaşın ödendiği düşünülürse, iktidarların vefa borcudur. Aslında hiçbir şey yapmadıkları da ortadadır. En kötü bir ev kirasının 6-7 bin TL'lerde başladığı ülkemizde artık emeklilerin tek planı var. O da ek bir işe girip mezara kadar çalışmak. Ne torunu mutlu edebilir bu maaşla ne de tatil yapabilir, ne de temel gıda dışında herhangi bir gıdayı mutfağına sokabilir.
 
Bu sebeple yıllarını bu ülkenin üretim ve kalkınması için harcamış, düzenli vergisini ödemiş, çalışan kesimin en azından yoksulluk sınırının altında kalmayacak bir maaşa kavuşması insan gibi yaşayabilmenin ön koşuludur. Yoksulluk sınırının 47 bin TL'lere ulaştığı ülkemizde emeklilere reva görülen 10.300 TL açlık sınırının daha altında kalan bir rakamdır.
 
Yaşamın sadece peynir ekmek yemek olmadığı, insan olmanın gereği olan mutlu olmak, sosyalleşmek, kültürel faaliyette bulunmak bulunmanın artık bir lüks değil ihtiyaç olduğunu bilimsel araştırmalarda da söylendiği bu çağda emekliye maalesef açlık, cezaevi gibi bir reva hayat reva görülmektedir. Kendisini mutlu edebilecek hiçbir faaliyete para ayıramayacak gibi bir maaşla adeta ölümü beklemektedir.

Bu nedenle başta emeklilere reva görülen emekli maaşı olmak üzere tüm emekçi maaşlarına insanca yaşayabilecek bir düzeye çıkartılmasını talep ediyoruz. Ve Türkiye'de 14 milyon emeklinin sesi olmak için hepimiz burada haykırıyoruz."

Editör: Umut Gökdaş