Sinan Cemgil günümüzde de çok kullanılan "HOCAM"lı hitap şeklini başlatan isimdi.

Hikaye Ankara'da, ODTÜ'de başlamış ve Türkiye'de her bölgeye yayılmıştı.

Cemgil, varlıklı ve aydın bir aileden gelişi, sosyal çevresi, aldığı eğitim ve yetenekleriyle İngilizce, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca ve Latinceyi çok iyi biliyordu. Arkadaşlarına Dante'den İtalyanca dizeler ve henüz Türkçe'ye çevrilmeyen Marks kitaplarını Türkçeleştirerek okurdu.

Hatta anlatılanlara göre, Sinan bir gün mimarlıkla ilgili bir kitap bakmak için arkadaşlarından biriyle Ankara'da İtalyan Kültür Merkezi'ne gider. Oradaki kadın memurla İtalyanca, yanındaki arkadaşıyla da Türkçe konuşur. Bu konuşmayı duyan görevli kadın dayanamayıp Sinan'a sorar: "Ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz. Nerede öğrendiniz?"...

Sinan Cemgil, bir kütüphaneden farksız donanımı, politik birikimi ve hitabet yeteneği ile de herkesce kabul edilen bir isim olmuştu. Bu nedenlerle arkadaşları kendisine "hoca" diye hitap ederdi.

Ancak Sinan tevazu göstererek başka bir amaçla ''hocam''lı cümleleri başlatıp yaygınlaştırdı.

Sinan'ın "hocam" dedikleri bildigimiz hocalar değildi elbette. Amacı, müstahdeme, bakkala, otobüs biletçisine, arkadaşına vs vs kimle konuşuyorsa ''hocam'' diye söze başlayarak ''sen benden daha iyi bilirsin'' tevazusuyla karşı tarafa üstünlük ve öncelik sağlamış olup onore ederek insanlar arasındaki sınıf farkını kaldırmaktı.

Hümanist, halkçı ve eşitlikci yanıyla en hoşuna giden kelimelerden biriydi bu.

Sinan Cemgil'in slogan olmuş anlamlı sözlerinden biri olan "Biz ODTÜ'de İngilizce Üç Kelime Öğrendik: Yankee Go Home" da unutulmayan duruşları arasındadır.

15 Kasım 1944... Eğer yaşasaydı, izin verilseydi yaşamasına 74 yaşında olacaktı.

68 kuşağının devrimci liderlerinden son derece iyi eğitimli, idealist ve hoca lakaplı dopdolu bir karakter olan Cemgil, işçi, köylü ve emekçi sınıfının hakları uğruna can veren emperyalizm karşıtı bir yurtseverdi.

Tüm yiğitlere ve devrim ruhuna selam olsun.