Kent Konseyi Aile Hayatını Güçlendirme Çalışma Grubu Başkanı Bahriye Ögcem, yaptığı yazılı açıklamada; "Kısa bir süre önce anneler gününü kutladık. Anneleri onure etme adına birçok sözler, mesajlar, hediyeler paylaştık. Keşke annelik değerini hep böyle koruyup, anne baba sevgisini bir güne değil de tüm ömre yayabilseydik. Bugün bir anneye kızı istediği ayakkabı alınmadığı için alış-veriş merkezinde bağırıp çağırıyor, hatta öfkesini yenemeyip merdivenlerden aşağı itiyor. Bir türlü sakinleşemiyor belki de içindeki vicdanını bastırmaya çalışarak etrafındakilere hakaret ediyor. Başka insanların annesine yardım etmesine bile tahammül edemiyor. Aslında o merdivenden itilen yalnızca bir anne değil, sanki bu milletin maneviyatı/ahlaki değerleri....." dedi.

Ramazan sofralarının en renkli tatlısı: Güllaç Ramazan sofralarının en renkli tatlısı: Güllaç

Öğcem şöyle devam etti: "Kutsal kitabımız bize anne-babaya öf bile denmemesi, azarlanmaması ve güzel söz söylenmesi gerektiğini (İsra 23) Allah'a itaatten sonra anne babaya itaat edilmesi gerektiğini (Ankebut 8, Lokman 14, Ahkaf 15) öğretmiştir. Hadislerde de Peygamber SAV efendimiz cennetin annelerin ayakları altında olduğunu (Nesai, cihad, 6.) babanın duasının kabul edilen üç dua arasında bulunduğunu (Tirmizi, Birr, 7.) bize bildirmiştir. Bu kadar güzel değerlere sahip bizlerin evladı nasıl oluyor da istekleri yerine getirilmiyor diye annesine bu davranışı reva görüyor? Nasıl geldik bu noktaya? Bu olaydan herkes kendisine düşen payı almalı, gereken dersi çıkarmalıdır"

"Genç kızın annesine yaptığı saygısızlığı şiddetle kınıyoruz. Ama suçu yalnızca bu davranışta bulunan ya da bulunabilecek olan gençlerin omuzlarına yüklemek resmi eksik okumak/bütünü görememektir. Onlar yalnızca sosyal medyada, dizilerde ve reklamlarda kendilerine sunulan rol modelleri taklit ediyorlar. Ruhlarındaki eksiklikleri markayla kapatabileceklerini sahip olmadıkları itibarı, para ve güçle kazanabileceklerini zannediyorlar. Bizler küresel değersizleştirilmenin kurbanı olmayıp, çocuklarımızın önüne hedef olarak çok para kazanmayı, yalnızca güç ve makam sahibi olmayı koymasaydık, maddi ihtiyaçlarının yanında manevi ihtiyaçlarını da tatmin etseydik acaba bugün sınırsız, çizgisiz, duymaz, düşünmez kendine has kimliği olmayan gençler olur muydu karşımızda? Tahrip edilmiş bir nesli sorgulamadan önce, onları tahrip eden nesil kendini sorgulamalıdır"

"Aileye ilişkin tüm kararların, çocuğun istek ve beklentilerine göre düzenlemek te başka bir yanlışımız. Böyle yetiştirdiğimiz çocuklarımız bencil, sorumsuz ve sonunda da narsist kişilikli bireyler olup çıkmaktadır. Sürekli istekleri yerine getirilmesine alışan ve hiçbir sorumluluk yüklemediğimiz çocuklarımız hayatlarının her alanında iş ve kuracakları ailelerinde isteklerine ulaşamadıklarında hem psikolojik hem de toplumsal sorunlar yaşayacaklardır. Tahammülsüz, anlayışsız ve saldırgan eğilimler göstereceklerdir. Küçükken çarşı-pazar önlerinde istediğini ağlayarak aldırmaya alışan çocuk, büyüdüğünde de aynı yöntemi kullanacaktır. Küçükken istediği olmadığında yumrukları sıkan, anne-babaya tekme atarak istediğini yaptıran çocuğumuzun, küçükken canımızı yakmayan minicik yumruk ve tekmeleri, büyüdüğünde hem ailemizin hem toplumumuzun canını çok yakacaktır"

"Şunu da özellikle belirtmek isterim ki yaşanan bu olumsuzluğa rağmen maddi ve manevi değerlere sahip, hedefleri olan, geleceğe ümitle bakmamızı sağlayan pırıl pırıl gençlerimiz de çoktur. Bize düşen bu gençlerimizin sayılarını arttırmaktır. Kaybedecek hiçbir evladımız yoktur. Toplum olarak bütün gençlerimizi dışlamadan kazanmaya çalışmak her bir bireyin görevidir"