Daru-l aceze'nin kuruluşunun 119.yılında 40 yaşlıya ev sahipliği yapan Huzurevi'nin Müdürü Recep Şen ile özel bir röportaj gerçekleştirdik. Şen, Huzurevi'ne maaşı olmayanların gelemeyeceği imajını yıkamadıklarını, bulaşıcı hastalığı bulunmayan, akıl sağlığı yerinde ve son 1 yıldır İnegöl'de ikamet eden yaşlıları kabul ettiklerini vurguladı. Recep Şen, Küçükyenice köyünde donarak vefat eden Ali Veli Çiçek ile ilgili ithamlara da açıklık getirdi.

RÖPORTAJ: Cem TAŞKINER

Durr-i Yetim Derneği Durr-i Yetim Derneği

HUZUREVİ KAÇ YILINDA AÇILDI"

Huzurevi, 1973 yılında kurucu dernek tarafından kullanıma açıldı. 1986 yılına kadar yapılan özverili çalışmadan sonra Muhittin Tanoğlu döneminde İnegöl Belediye Başkanlığına devredildi. Allah kendisinden razı olsun. Bu tarihten itibaren belediyenin bir kurumu olarak hizmet vermektedir. Ben de 13 yıldır görev yapmaktayım. 60 kişi kapasiteli. 40 erkek 20 bayan kapasitesi var. Şu an 40 kişi kalıyor.

Pek çok ilde kurulma aşamasında olan huzurevleri İnegöl'de belediyemiz ve hayırsever vatandaşlarımızın katkıları ile çalışanlarımızın gayretleri ile geceli gündüzlü hizmet vermektedir.

Huzurevimiz aynı zamanda aşevi olarak da hizmet vermekte ilçemizde 150 kişiye her gün sıcak ve sulu yemek yardımı yapılmaktadır. Duyarlı vatandaşlarımızın çevrelerinde bulunan ihtiyaç sahiplerini bize bildirmeleri hem bizleri hem kendilerini bir vebalden kurtaracaktır. Bu hizmetten gerçek ihtiyaç sahibi herkesin yararlanması hizmet veren bizleri daha memnun edecektir.

KAÇ KİŞİ KALIYOR BURADA"

40 kişi kalıyor. Düne kadar 41 idi. Bir dedemizi oğlu aldı ben bakacağım dedi. Buradan kendi isteğiyle de çıkabiliyor. Biz buraya her aldığımız insanı Bursa'ya ve Ankara'ya rapor etmek zorundayız. Bizim öncelikle Hastane'de rapor almamız şart.

Bulaşıcı hastalığı varsa, akıl hastalığı varsa, yatalak mı" Bakımhaneler var. Bizim 3 yatalak hastamız var ama buradayken yatalak olduğu için bakılıyor. Eğer bakacak gücümüz yoksa Bursa'daki bakımevine gönderiyoruz. 3 hastayı oraya gönderdik.

ÇOCUKLARI MI BIRAKIP GİDİYOR YAŞLILARI HUZUREVİNE"

Genelde kendileri gelirler. Çocukları bırakıp getiren bir kişi vardı. Tatlıcı Dede diyoruz. 4 oğlu, bir kızı vardı. Bursa'daki gelini ağlaya ağlaya getirdi teslim etti. Çocukları getirenler pek olmuyor. Genel de kendileri geliyorlar. Arada sırada çocukları, torunları ziyarete geliyor. Bir amcamız vardı bayramda gitmek istiyor. Ziyaretlerde görülmek istenmiyormuş. Sonra alıp götürdüler.

ÖLÜMLER DE OLUYOR. NASIL BİR HAVA OLUYOR HUZUREVİNDE"

2004'ten bu yana 57 kişi ölmüş, daha öncesini sayarsak 150'yi bulur. Cenazelerini biz defnediyoruz. Caminin hocası bizim görevlimiz gibi. Cabbar hoca buranın görevlisi gibi Huzurevi'ne hizmet verir. Üzülüyorlar tabii ama hayat devam ediyor.

ÇOCUKLARININ DAHİ GELMEDİĞİ CENAZELER OLDU MU"

Dağlı Hüseyin vardı. 3 çocuğu vardı. Sadece biri geldi. Biz hepsini aradık ama babalarının cenazelerine dahi gelmediler.

İznik'te babasının yanına cenazesini defnetmek istediklerini söyleyen bir yaşlımızın ablası oldu. Özel götürdük İznik'e, defnettik.

40 YAŞLININ BİR ARADA OLMASI SORUN OLMUYOR MU"

Yaşlılıkta en büyük sorun sabırsızlık. Odalarda bir değişiklik yaptık, temizlik açısından kolay olacaktı. Ama dedeler istemedi. Biz de değiştirdik.

SİZİN İÇİN ÖZEL BİR ANI VAR MI"

Musa diye bir dedemiz vardı. Geldikten 3 ay sonra rahmetli oldu. Karacabey Bayramdere'den geldi. Bizim kafamız iyiye uyuştu. 15 yaşında Bulgaristan'dan gelince Cafer ağaların arıları varmış onlara bakarmış. Cafer ağaların misafirleri gelmiş, ısırmış misafirleri. Artık seninle çalışmayacağız demişler. O da içinden inşallah 10 sandığı verirler diye geçirmiş. Siz bilirsiniz o kadar sene ekmek yedim. Allah razı olsun demiş.

100 kocanın hepsi senin demişler. O da arıcılıkla evlatlarını yıllarca geçindirmiş. Hanımı vefat edince İnegöl'deki akrabaları gel dese de onlara külfet olmamak için Huzurevi'ne geldi. 3 ay kaldı vefat etti. 3 ayda arıcılıkla ilgili çok şey öğrendim. Şimdi köyümde arı besliyorum.

HUZUREVİ'NDE KALDIĞINA İNANAMAYANLAR DA VARDI SANIRIM

Boğazköy'den Mustafa amcamız. Amcayı buraya yatırdılar ama söylemediler kendisine burası Huzurevi diye. 2005'te vefat etti. Kayıtlarını yaptık. Adam valizlerini açmıyor. Benim kız Eskişehir'e gitti dönüşte beni alacak diye inanıyor. Adam bir anda yemeği kesti. Hiçbir şey yemedi. Öyle bir dertlendi ki çocuklarına. Kahrından yemeği kesti. Al ye, dışarı çıkartıp özenmesini isterdik ama ne yapsak da yemedi. Kahrından öldü.

MAAŞI OLMAYANI ALMIYOR MUSUNUZ"

Biz emekli maaşlarının yarısını alıyoruz. Yatanların 90'ı bedavaya kalıyor. Belediyenin encümen kararında denir ki aylık maaşının yarısı alınır. O zaman öyle karar alınır. 3 aylık alanların maaşlarını almıyoruz. 30 kişiye yakın 3 aylık maaş.

Diyorlar ki maaşın, tarlan yoksa almıyorlar. Yoksa zaten Huzurevi'lik o. Zaten her şeyi olsa bakarlar ona. Huzurevi'ne müracaat edip de senin tarlan var mı diye sormayız. Bu ayıptır. Eğer işlemler tamamlanır, kabul edilirse biz ondan isteriz. Biz doğuma bakmıyoruz. 1 yıllık süre İnegöl'de ikamet etmesi lazım. Küçükyenice'de vefat eden amca İnegöllü. Girmesinde hiçbir sıkıntı yoktu.

O KONU ÇOK TARTIŞILDI, DONARAK ÖLEN ALİ VELİ ÇİÇEK'TEN BAHSEDİYORUZ.

Ali Veli Çiçek burada 15 gün kalmadı. 2010 26 Mart'ta girdi, Nisan'da çıktı. Kendisi geldi. Burada kalmak istiyorum dedi. Raporunu çıkarttık. Bu adamın sorunu içkiydi. Geldiğinde akıl sağlığı yerindeydi. Sonradan o da gitmiş. 2010'dan sonra 10 sefer geldi. Cumartesi akşamı çıktı buradan. Kafayı çekmiş. Gel dedik ama orada içkiye izin vermiyorlar dedi. Burada içkiye izin vermemiz mümkün değil.

Eşi vefat etmiş. Bir oğlu var o da bakmıyor. Kardeşine de ulaştık. Beni onunla muhatap etmeyin dedi. Biz gelecek mi gelmeyecek mi dedik. Bilmiyorum dedi. Sadece içki yüzünden gelmedi. Kendi isteğiyle gelmedi. Ölmeden iki gün önce buradaydı. Hastaneden onu aldılar, taksiyle Belediye'ye götürdüler. Biz onu yıkadık, temizledik. Tıraş dahi ettirdik. Köydeki evine gönderdik. Kardeşi ve oğlu gördüğü halde ona bakmadılar bile.

.