ALEX DE SOUZA K.KERİMÎ HATMETMİŞ

Fenerbahçeli
olup olmamanız beni ilgilendirmiyor. Fenerbahçe?nin kaptanı Alex de Souzanın
nasıl bir futbolcu olduğu da beni ilgilendirmiyor. Ancak Alex ile ilgili bir
haber var ki ilgimi çekti. Paylaşıyorum.

Alex de Souza
aslında koyu bir hristiyan. Ancak İslam Dinine büyük ilgisi varmış. Ve geçtiğimiz
günlerde , Kuranı okuyup,
bitirdiğini açıklamış.

Alex,
hristiyan olmasına rağmen, İslam dinine ilgi duyduğunu, İslamı öğrenmeye
çalıştığını açıklamaktan çekinmiyor.

Alexe bir hayranı twitter
üzerinden Kuranı okuyup, okumadığını sormuş. Alex, de K.Kerim?i okuduğunu ve
çok etkilendiğini yazmış.

Bu
noktaya dikkat çekmek istiyorum. Alex, K.Kerim?in mealini kendi dilinde okuyup
bitirmiş.

Tam bu haberin çıktığı
günlerde, Sarı-lacivertli yönetimin, Alexle ilgili sıkıntı yaşamasını çok
manidar buluyorum.

Daha önce de aynı
yönetimimin, oruç tuttuğu için başarılı futbolcu Musa Show?u göndermeyi düşündüğünü
gazetelerden okumuştuk.

Bunlar tartışmalı
konular. Benim asıl dikkat çekmek istediğim husus şu; kaç tanemiz K.Kerim
mealini baştan sona okuyup bitirdik acaba?

RUSYA?DA DİN DERSİ
ZORUNLU OLDU

Rusya yakın zamana kadar
komünist bir yönetime sahipti. Dine karşı idi. Rusya?nın genelinde inançsızlık
hakimdi.

Rusya gördü ki; dinsiz
ve inançsız bir sistem yürümüyor. Köklü değişiklikler yapıldı. İşte Rusya?nın
geldiği nokta?

Rusyada 2012-2013 eğitim
yılında, 4. sınıftan itibaren din ve ahlak dersi zorunlu hale geldi.

Üstelik bu derste başta
İslam ve Hıristiyanlık olmak üzere ülkedeki mevcut bütün dinler dikkate
alınıyor.Bu uygulamaya göre öğrenciler; istediği dinlerden birini tercih
edebiliyor.

Yetkililer, bu kararın
Rusya eğitim uzmanlarının yaptığı ciddi araştırma ve inceleme sonucunda
alındığını açıklamış. Adamlar ihtiyaç duymuşlar. Bu dersi koymuşlar.

Rusya Eğitim ve Bilim Bakanlığına göre
öğrencilerin 286 bini İslam kültürü dersini seçmiş.

Derslerin hazırlanmasında farklı dinlerin uzmanları
görev almışlar.

Demem odur ki; Rusya?yı ve rejimini yıllardır dava
edinen ve sosyalist olmayı dine karşı olmak olarak algılayan, liselerde din,
siyer ve kuran dersi konulmasından rahatsız olan bir kısım zihniyete bu haber
ders olsun.

İLAÇLAR ÖLDÜRÜYOR

Allah kimseyi hasta
etmesin. Kimseyi hastaneye düşürmesin. Doktorumuz da, hastanemiz de eksik
olmasın.

Ancak acı bir gerçek
var. İnsanımızın çoğu hastalık hastası. Aslında hasta değil ama doktora gözükme
takıntısı var. Hastaneye gitmeyi alışkınlık haline getirmiş. İlaca bağımlı hale
gelmiş.

Maalesef, Türkiye, ilaç
kullanımının en yaygın olduğu ülkelerin başında geliyor.

Türkiye, ilaca Avrupa
ülkelerinin iki katı daha fazla para harcıyor. Türkiye?de her yıl ilaç için 16
milyar lira ödeniyor.

Araştırmalar gereksiz ilaç
kullanımının, adeta hastalığa dönüştüğünü ortaya koyuyor.

Bu tablodan yola çıkan Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK), gereksiz ilaç tüketimini ortadan kaldırmak için eğitim atağı başlatıyor.
Bu kapsamda en çok ilaç kullanan ve hastaneye giden 2 milyon aile
bilgilendirilecek.

Şunu çok iyi bilmeliyiz. Acil olmadıkça gereksiz
ilaç kullanmak zararlı. MR ve film çektirmek zararlı.

Ülkemizde her yıl en az 35 bin kişi tıbbî
hatalardan dolayı hayatını kaybediyor. Dünyada her yıl ilaçlara bağlı
nedenlerle 1 milyondan fazla insanın öldüğü tespit edilmiş.

Tekrar edelim: Aşırı ilaç kullanımı şifa yerine
zarar getirir. Gereksiz film ve emar sağlığınızı bozar.

İNTERNET ORTAMINDA DİLEDİĞİNİ YAPABİLİR MİSİN?

En çok yaptığım uyarılardan birini tekrar edeceğim.
İnternette her şeyi paylaşmayın. İnternet ortamına güvenmeyin. Facebook gibi
hesaplarda özel fotoğraf ve bilgilerinize yer vermeyin.

Sanal ortamda dilediğimi yazar, dilediğimi yaparım,
bi şey olmaz diye düşünmeyin.İşte ders alınacak bir haber.

Antalya?nın Gündoğmuş ilçesinde yaşayan, orman
işçisi 42 yaşındaki Hakkı Keskin yaylada avladığı yaban keçileriyle çektirdiği
fotoğrafları Facebook?ta paylaşır.

Keskin?in Facebook listesinde bulunan duyarlı bir
vatandaş da bu fotoğrafları kopyalar. Doğa Koruma yetkililerine ihbarda
bulunur.

Cumhuriyet
Savcılığı?ndan alınan arama izni ile
evine baskın yapılır.

Fotoğrafların bilirkişi tarafından incelenmesi
sonucu Hakkı Keskin?in koruma altındaki 4 yaban keçisini avladığı belirlenir.

Soruşturma sonunda toplam 52 bin TL cezaya
çarptırılır.

Bu basit bir örnek. Unutmayın internette yaptığınız
her şey kayda geçiyor. Hukuki bir süreç başladığında hepsi ortaya dökülür.
Adresiniz ve yaptıklarınız tespit edilir. Ona göre takılın internet ortamında.

DÖVME YAPTIRMAK GÜNAH MI?

İlahiyat profesörü Faruk
Beşer Hoca, Yeni Şafakta yer alan
yazısında Peygamber efendimize ait : Allah dövme yapana da yaptırana da lanet
eder Hadisi Şerifine yer verdi.

Vatan
gazetesi
de bu yazı hakkında ; İlahiyat Profesörü Faruk
Beşerden çağdışı fetva başlıklı bir haber yayınladı.

Bu haber tartışmalara
yol açtı. Bu gençler tarafından çok sorulan bir soru. Dinimizde dövme yaptırmak
günah mı?

Aslında Peygamber
Efendimizin hadis-i şerifi tüm tartışmalara nokta koyan bir hüküm bildiriyor:
?Allah dövme yapana da yaptırana da lanet eder?

Dövme işi bir sektör
haline geldi. İstanbul?da dövme fuarları açılıyor. Gençliğimiz dövme yaptırmaya
özeniyor.

Diğer tarafta AB komisyonu, Avrupalı gençler arasında yayılan dövme yaptırmak ve delik açtırtmak (piercing) modasının endişe verici olduğunu açıkladı. Araştırmaya göre: Bu tür bedene müdahalelerin sağlığa zararı büyük.

Dövme ve delme sonucu: Karaciğer iltihabı, AIDS,
mantar hastalığı, alerji, deri uru, cüzam, tüberküloz, tetanoz ve cilt kanseri
gibi hastalıkların bulaşması ve yayılmasının söz konusu.

Dinimizin temel bir hükmü vardır. İnsan sağlığına
zarar veren her şeyi dinimiz yasaklar. Buna dövme de dahil? Peygamber
Efendimizin ifadesi ile Allak dövme yaptıranlara lanet etmiştir.

Lanet, Allahın rahmetinden kovulma demektir.
Dinimizde lanet ancak sapkınlıklar için
kullanılmıştır.

Dövme gibi bedene yapılan keyfi müdahaleler,
Allah?ın yarattığını bozmaktır. Dövme yapmak ve yaptırmak çirkin haramlardan
biridir. Bu yolla kazanılan paralar haramdır.

Tövbe eden affolur. Çıkaramayacakları dövme de
abdest ve namaza engel olmaz.

GÖNLÜM HEP SENİ ARIYOR,
NEREDESİN SEN?

Türk Halk Müziği sanatçısı,
Halk ozanı Neşet Ertaş, hayatını kaybetti.

Neşet Ertaş, Kırşehirin Çiçekdağı ilçesinde doğdu.
Sazı ve sözü babasından öğrendi.Etkilendiği tek kişinin babası olduğunu
söyleyerek, Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız. derdi.

Ertaş, Abdal müzik geleneğinin en önemli temsilcilerindendi.
Orta Anadolu Türkmen geleneğinin bilinen
en güçlü sesi idi. Yaşadığı hastalıklar sebebiyle kardeşinin daveti üzerine
Almanyaya gitti. Çocuklarının eğitimi ve sanat çalışmalarından dolayı 23 yıl
Almanyada kaldı. 2000 yılında Türkiyeye dönerek İzmire yerleşti.

TBMM sanatçıya 2006 yılında Üstün Hizmet Ödülü verdi. UNESCO
sanatçıyı 2010 yılında Yaşayan İnsan Hazinesi ilan etmişti. Süleyman
Demirelin cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine sunulan Devlet Sanatçısı unvanını,Hepimiz
bu devletin sanatçısıyız diyerek kabul etmedi. 69 yaşında hayatını kaybetti.

İşte ona ait türkülerden birkaç dörtlük:

Hep sen mi ağladın hep
sen mi yandın,

Ben de gülemedim yalan dünyada.

Sen beni gönlümce mutlumu sandın,

Ömrümü boş yere çalan dünyada.



Ah yalan dünyada, yalan dünyada.

Yalandan yüzüme gülen dünyada.



Ne yemek, ne içmek, ne tadım kaldı.

Garip bülbül gibi feryadım kaldı.

Alamadım eyvah muradım kaldı.

Ben gidip ellere kalan dünyada.



Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor,

Hiç bir tabib şu yarama merhem olmuyor,

Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor,

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?

ÇOCUĞUNUZ ATEŞLENİRSE

Özellikle yüksek ateş ve ateşe bağlı havale
annelerin korkulu rüyasıdır.

Aslında ateş; vücuttaki toksinlerin eritilmesi ve
vücuttan atılmasında rol oynayan en önemli faktördür.

Fakat çoğu anne baba ateşin çocuğun iyileşmesindeki
en önemli faktör olduğundan habersizdir.

Sürekli ateş düşürücü ilaçlarla çocuktaki ateşi
düşürmeye çalışmak çocuğun sağlığı için çok zararlıdır. Ateşi doğal yollarla
kontrol altına almak en doğrusudur.

Peki ateş durumunda ne yapılmalıdır?

Yüksek ateş durumunda çocuğa duş aldırma, sirkeli
su ile kompres yapma yöntemini her anne bilir.Ateşin düşürülmesinde şu yöntemler de etkilidir.

1- Limonun suyu sıkılıp, su ile karıştırılarak aç
karnına içilirse ateşi düşürür. Limon suyu baş ağrısına, boğaz enfeksiyonlarına
ve bademcik şişmesine iyi gelir.

2- En etkili yöntemlerden biri de buruna doğal
çörekotu yağı damlatmaktır.

3- arpa suyu ateşi düşürür, balgamı söker, ishali
önler.

4- Arpa ve papatya kaynatılarak bir su bardağı
içilirse ateşi düşürür.

5- Kına, sirke ile karıştırılıp ayakların altına
sürülürse ateş düşer.

6- Sirke Ateşli hastalıklarda zeytinyağı ile
karıştırılarak başa sürülürse, baş ağrısını dindirir, ateşli vücuda sürülürse,
ateşi düşürür.

7- Elma veya elma suyu bronşit ve nezleye, ateşli
hastalıklara iyi gelir

HANGİ BALIĞI NE ZAMAN YEMELİYİZ?

1 Eylülde avlanma yasağı sona erdi. Balıkçılar ?Vira Bismillah? dedi. Artık deniz
lezzetlerini taze olarak sofralara koyma zamanı.

Bu dönemde ağlara en fazla palamut ve hamsi
takılıyor.

Her ne kadar balıkçı tezgahları zengin çeşitleriyle
süslense de ?Balık Takvimi?ne bakmadan alışveriş yapmamak gerekiyor.

?Balık Takvimi?, hangi balığın hangi ayda gerçek
lezzetine ulaştığını ve tüketilebileceğini gösteriyor.

Takvime göre denizlerden bol miktarda çıkan
palamudun şu anda tam mevsimi. Çünkü bu balık, ağustos, eylül, ekim ve kasım
aylarında gerçek lezzetine ulaşıyor.

Takvime
göre palamut, çok lezzetli olmasa da aralık, ocak, şubat ve mart aylarında
yenilebiliyor, ancak diğer aylarda tüketilmesi hiç önerilmiyor.

Hamsi ise henüz gerçek lezzetine ulaşmış değil.
Hamsi için kasımı beklemek gerekiyor. Bu balık, gerçek lezzetine yağlandığı
kasım, aralık, ocak ve şubatta ulaşırken, diğer aylarda tüketilmesi pek
önerilmiyor.