1997-2012 yılları arasında doğan, dijitalin içine doğmuş bir nesil: Z kuşağı. Türkiye’de sayıları 20 milyona yaklaşan bu genç nesil, bugün sadece sosyal medyada değil; üniversitelerde, iş arayanlar arasında ve hatta sandıkta da söz sahibi. Peki onları en çok ne korkutuyor?

GELECEĞE DUYULAN GÜVENSİZLİK:
Yapılan son araştırmalara göre (Ipsos, KONDA, Pew Research), Z kuşağının en büyük korkusu geleceğe dair belirsizlik. Üniversite okuyan gençlerin büyük bir kısmı mezun olduklarında iş bulamayacaklarına inanıyor. Çünkü Türkiye'de üniversite mezunu işsiz sayısı %30’lara yaklaşmış durumda. Bu oran, özellikle sosyal bilimlerde daha da yüksek.
Bir Z kuşağı temsilcisi olan 22 yaşındaki Merve şunları söylüyor:
"Ben artık çocuk sahibi olmak istemiyorum. Çünkü gelecekte onlara nasıl bir hayat sunacağımı bilmiyorum. Kiralar, geçim derdi, eğitim… Hepsi bir bilinmez."

GEÇİNEMEME KORKUSU:
2025 yılı itibarıyla Türkiye’de net asgari ücret 22.104,67 TL oldu. Ancak bu miktar dahi büyükşehirlerde tek başına yaşayan bir genç için yetersiz. Z kuşağı, tıpkı anne-babaları gibi ev almak, araba sahibi olmak gibi hedeflere değil; kira ödeyebilmek, borçsuz yaşayabilmek gibi temel endişelere odaklanıyor.
YALNIZLIK VE RUH SAĞLIĞI:
Z kuşağı yalnız değil, ama kendini yalnız hisseden bir nesil. Bu gençlerin büyük kısmı, sosyal medya üzerinden sürekli bir iletişim halindeyken, yüz yüze ilişkilerde ciddi zorlanmalar yaşıyor.
Ayrıca, anksiyete, depresyon ve tükenmişlik sendromu gibi ruhsal sorunlar Z kuşağı arasında hızla artıyor.
Üsküdar Üniversitesi tarafından yapılan 2024 tarihli bir araştırmada, Z kuşağının %63’ü kendini “sık sık kaygılı ve tedirgin” olarak tanımladı. Bu oran, önceki kuşaklara kıyasla rekor seviyede.

SOSYAL BASKI VE GERÇEK OLMAYAN BEKLENTİLER…
Instagram’da mükemmel hayatlar, Tiktok’ta anında şöhret, YouTube’da “pasif gelirle zengin olma” videoları... Tüm bunlar, Z kuşağının gerçek hayattaki mücadeleleriyle çelişiyor.
Gençler bir yandan başarı ve mutluluğa ulaşma baskısıyla kıvranıyor, diğer yandan sistemin sunduğu seçeneklerin çok sınırlı olduğunu görüyor. Bu da onları "yetememe" korkusuyla karşı karşıya bırakıyor.
Peki Umut Nerede?
Her ne kadar korkuları büyük olsa da Z kuşağı değişim isteği konusunda da kararlı. Daha adil, daha yeşil, daha özgürlükçü bir dünya istiyorlar. Bu uğurda seslerini duyurabilecekleri alanlarda -özellikle dijital mecralarda- aktif olarak mücadele veriyorlar.
Eğitimde reform, ruh sağlığı destek sistemlerinin artırılması, istihdam politikalarının genç odaklı hale gelmesi, bu kuşağın korkularını azaltmanın anahtarı olabilir.
Z kuşağı, sadece telefon ekranına bakan, "duyarsız ve tembel" bir nesil değil. Aksine; kaygılı, baskı altında ve gelecekten endişeli bir kuşak. Onları anlamak ve desteklemek, sadece bireysel değil toplumsal bir sorumluluk.





