RECEP AKAKUŞ'un köşe yazısı

Antik çağda “Modra” ismiyle anılan İnegöl coğrafyası da Roma ve Bizans devirlerinde, önce, “Antiktoma “daha sonraki yıllarda da “Anjelokoma” ismi ile anılmıştır. Tarihî süreç içinde İnegöl coğrafyasına verilen bütün bu isimlendirmelerde daima dînî hassâsiyetin ön planda tutulduğu dikkati çekmektedir.

Türkçe isimlendirmede de, söz gelimi: “ana” kelimesinin “ine” ye dönüştürülmesinde dahî bu dîni hassâsiyetin kokusu sezilmektedir. İnegöl coğrafyasında yer alan bazı yerleşim yerlerine verilen “Doma, Domalu, Domaniç, Lipetoma, Olimpos=Tanrı Dağ, Uludağ Rühban Dağı, Geyikli Baba, Babasultan, Akbıyık Sultan, Tekke ve benzeri isimlendirmelerin hepsine bu dinî hassâsiyetin kokusu sinmiştir.

Diğer yandan 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’nun Türk-İslam kültürüne açılması esnasında - özellikle -13 ncü asırdan itibaren Hacı Bektâşı Velînin, Ahî Evran’ın, Mevlâna’nın, Yunus Emre’nin Şeyh Ededbâlî’nin, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin ortaya koyduğu kültürel değerler, fetih sonrasında İnegöl coğrafyasına Babî ve Ahî Geleneği olarak yansımıştır.

Dinî nitelikli bu iki gelenekten Bâbî Geleneği, Baba İshak halifesi Geyikli Baba tarafından temsil edilirken ikinci Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi (1326-1361) tarafından benimsenmiştir.

1299 yılında Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ün fethiyle başlayan Osmanlı Devleti’ nin kuruluşu sonrasında Bursa coğrafyasında gerçekleştirilen eğitim öğretim faâliyetleri ile Osmanlı’nın ruh köküne dayalı manevî yapısı oluşturulmuştur.

Hiç şüphesiz tarihî süreç içinde söz konusu bu manevî yapı, Noktacı kasım Efendi ve kaleme almış olduğu “Cevâhirü’l-Ahbâr” adlı eseri ile İnegöl coğrafyasına aktarılmıştır.Osmanlı’nın kuruluş yıllarında aşiretten devlete geçişte İnegöl coğrafyası, bir beşik vazîfesi görmüştür .

 İnegöl fatihi Turgut Alp, fetih sonrasında Osman Bey tarafından kendisine dirlik olarak ahsis olunan ve “Turğut-Eli ” diye tanımlanan yörede ikamet ederken, İkinci Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi(1327-1361) ile sıkı temas içinde bulunmuş ve Bursa Darphanesi’nin ihtiyacı olan odunları temin etme imtiyazı, Turgut Alp’in aşiretine verilmiştir.

Bu nedenle Geyikli Baba’ya karşı derin sevgi besleyen Turgut Alp ve aşiretinin yüzü, daima, Bursa’ya dönük olmuştur. Çünkü Turğut Alp, bir taraftan Geyikli Babab’ yı, Orhan Gazi ile tanıştırmış diğer taraftan da Bursa-Darphanesi’inin ihtiyacı olan odunları temin etme imtiyazını mensup olduğu aşiret üzerine almıştır.

Gayikli Baba ile Orhan Gazi arasında kurulan dostluk köprüsü, Orhan Gazi‘nin, İnegöl coğrafyasında ilk mîmârî eserlerini Babasultan Köyü’nde yaptırmasına vesile olmuştur. Günümüzde bile halâ ayakta kalabilen Bababsultan Köyü’ndeki Geyikli Baba Zaviyeli Mescidi ve Geyikli Baba Türbesi, ikinci Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi’nin eseridir.

1402 yılında Ankara- Çıbuk’da vuku bulan ve Yıldırım Beyazıt’ın mağlûbiyeti ile sonuçlanan Çıbuk Meydan Muharebesine kadar geçen dönemde İnegöl coğrafyasına Osman Bey’in oğularından Çoban ve Pazarlu Bey ile birlikte Turgut Alp’in oğlu İlyas Bey’in gölgesi düşmüştür. Ayrıca bu dönemde Hoca Fîrûz Bey, Bursa Bey Sarayı genel sekreteri Kızılmuradoğlu Aksungur, Amasya kökenli beylerden Sungurzâde Yahşî Bey ve Şadgeldi âilesine mensup Îsa Bey’in de İnegöl coğrafyasında etkileri görülmüştür.