İslam’da ıskat, ölen kişinin oruç gibi ibadet borçları için fidye verilerek uygulanabilir mi?
Ölenin kılmadığı namaz için fidye var mı? Devir uygulamasının ise dinen caiz mi? İşte Diyanet'in cevabı!
Ölüm Sonrası Borçların Ödenmesi: Iskat Nedir?
Iskat oruç borçları için dinî dayanak bulur
Iskat, bir Müslümanın sağlığında yerine getiremediği oruç, kurban, keffaret gibi ibadet borçlarının, ölümünden sonra fidye verilerek ödenmesi ve manen borçtan düşürülmesi anlamına gelir. Bu uygulama özellikle oruç ibadetiyle ilişkilidir.
Kur’an’da, “Oruç tutmaya gücü yetmeyenler bir yoksulu doyuracak fidye öder.” (Bakara, 2/184) buyrulmaktadır. Fakihlerin çoğunluğu bu ayeti yorumlarken, oruç borcuyla ölen kişinin de fidye ile bu borçtan kurtarılabileceğini belirtmiştir.
Vasiyet varsa ıskat daha kuvvetli bir uygulamaya dönüşür
Oruç borcunu vasiyet eden kimseler için fidye verilmesi dinen güçlü bir uygulamadır. Vasiyet yoksa mirasçılar bu sorumluluğu üstlenmek zorunda değildir. Ancak gönüllü olarak bağışta bulunmaları mümkündür.
Fakirlere fidye verilmesi, ölen kişinin oruç borcunun düşmesine vesile olabilir. Bu yönüyle ıskat, dinî açıdan makul ve geçerli bir uygulamadır.
Namaz için ıskat uygulanamaz
Ancak aynı durum namaz borçları için geçerli değildir. Kur’ân ve sünnette, namaz borçlarının fidye ile düşürülebileceğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır.
Dolayısıyla namaz için fidye verilmesiyle borcun düştüğü söylenemez. Bu konuda muteber mezhep görüşleri de bu yöndedir.
"Namaz borçlarının fidye ile düşeceğine dair ne ayette ne hadiste bir işaret mevcuttur." (Diyanet kaynaklı değerlendirme)
Devir Uygulaması: Dinde Yeri Var Mı?
Devir uygulaması akıl ve nakil ile temellendirilemez
Halk arasında yaygın olan “devir” uygulaması ise tamamen tartışmalıdır. Bu uygulamada bir fakire verilen paranın, tekrar tekrar hibe edilip geri verilmesiyle sembolik olarak fidye ödenmiş gibi gösterilmektedir.
Ancak bu uygulamanın ne aklî ne de naklî (dinî metinlere dayalı) bir temeli bulunmaktadır. İslâm alimleri bu tür tekrar eden hibe işlemlerinin dinî açıdan bir geçerliliği olmadığını vurgulamıştır.
Diyanet'in Devirle ilgili açıklaması şöyledir: "Belli bir miktar paranın fakire verilmesi ve onun da güya hamiyetli davranarak aldığı parayı veren kişiye hibe etmesi ve ödenmesi gereken meblağ tamamlanıncaya kadar bu kabul ve hibe işinin tekrar ettirilmesi demek olan “devir” uygulamasının aklî ve naklî hiçbir mesnedi yoktur."
Sadaka ve hayır işleri tavsiye edilir
Buna karşın ölen kişinin günahlarına kefaret olması niyetiyle sadaka verilmesi, cami, çeşme gibi hayır işlerine katkıda bulunulması, İslam ahlâkına ve dinî hassasiyetlere daha uygundur.
Bu tür hayırların, Allah’ın affına vesile olacağı umulur. Kur’an’da “Şüphesiz, iyilikler kötülükleri giderir” (Hûd, 11/114) buyrularak, sadakanın affa vesile olabileceği ifade edilmiştir.
Yetim varisler varsa maldan tasadduk edilemez
Özellikle mirasçılar arasında çocuklar bulunuyorsa ve ıskat vasiyetle belirlenmemişse, onların malından hayır amaçlı ödeme yapılması caiz değildir.
Bu durumda çocukların miras hakkı ihlal edilmiş olur ve bu tür işlemler dinen uygun görülmez. İslam’da yetimin malına zarar vermek büyük günahtır.
Mezhepler Arasında Farklı Görüşler Mevcut
Şâfiî mezhebi ıskat ve ibadet niyabetini kabul etmez
Şâfiî mezhebine göre, bir kişinin namaz veya adanmış ibadet borçlarının, onun adına başka biri tarafından ifa edilmesi veya fidye ile düşürülmesi geçerli değildir.
Bu mezhepte, ibadetlerin şahsî sorumluluk olduğu vurgulanır ve ölümden sonra bunların başkaları tarafından telafi edilemeyeceği görüşü ağır basar.
Sonuç: Dine Uygun Olan Hayır ve Sadakadır
- Iskatın Tanımı: Iskat, kişinin sağlığında yerine getiremediği dini yükümlülüklerin ölümünden sonra fidye ödenerek düşürülmesidir.
- Oruç Borcunun Iskatı: Bakara Suresi'ndeki ayete dayanılarak, oruca gücü yetmeyenlerin fidye ödemesi hükmünden yola çıkılarak, mazeretli veya mazeretsiz oruç tutamadan ölenlerin oruç borçları için fidye ödenebileceği görüşü bulunmaktadır. Ölenin vasiyeti bu durumu güçlendirir.
- Namaz Borcunun Iskatı: Kur'an ve Sünnet'te namaz borçlarının fidye ile ödenebileceğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle namaz borçları fidye ile düşürülemez.
- Sadaka ve Hayır İşlerinin Önemi: Ölen kişi adına yapılan sadaka ve hayır işleri, günahların bağışlanmasına ve Allah'ın affına vesile olabilir.
- Devir Uygulamasının Reddi: Belli bir paranın fakire verilip geri alınarak borcun düşürülmeye çalışılması anlamına gelen "devir" uygulamasının dini bir dayanağı yoktur.
- Mirasçıların Durumu: Vasiyet olmaması durumunda mirasçıların ıskat yapma zorunluluğu yoktur. Miras bırakılmamışsa veya yetersizse, bağış yoluyla ıskat yapılabilir.
- Çocukların Haklarının Korunması: Mirasçılar arasında çocuklar varsa, onların mallarından ıskat veya sadaka yapılarak mağdur edilmeleri caiz değildir.
- Şafii Mezhebi'nin Görüşü: Şafii mezhebine göre, namaz veya adanmış itikaf borcuyla ölen kişi adına bu ibadetlerin yapılması veya fidye verilmesi caiz değildir.
- Fidye Miktarı: Oruç için ödenecek fidye miktarı, genellikle bir yoksulu bir gün doyuracak miktardır.
- Vasiyetin Önemi: Ölen kişinin dini borçları konusunda vasiyette bulunması önemlidir.
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!