"Bana kalırsa insanlar sadece öğlene kadar çalışmalı.

Öğleden sonra da dere kenarına gidip, resim yapmalı, felsefe yapmalı, tartışmalı. İnsanlık ancak böyle gelişir zaten.

İnsan 70 sene bir ev almak için çalışır mı be kardeşim? Ne güzel söylemiş Haluk Bilginer."

Allah'tan O'na kalmamış.

Tekübü de bana da.

Bunları yazı kaleme alınırken bir resmi bayram tatilini yaşamış ikincisini de yaşamak üzere idim.

Sonradan öğrendim ki; Ramazan bayram tatilimiz de 9 günmüş.

Ya iyi de biz ne ara bu kadar müreffeh bir ülke haline geldik?

Sanki ekonomiyi çözmüşüz, tarımı çözmüşüz, içimizdeki dışımızdaki düşmanlarımızı temizlemiş de tek derdimiz tatil yapmak kalmış gibi.

E buna paralel olarak bilimde ve sanatta da çok da ileride olduğumuz da söylenemez.

Hal böyle iken bizi kurtaracak şey çalışmakken nedense yan gelip yatmayı çok seviyoruz.

Çalışmayı pek sevmediğimiz gibi özellikle de devletimizin üst kademlerindeki lüks ve şatafat aratarak devam ediyor.

Bunun farkına varan Koca Reis "Makam aracı olarak modelli araba almayın" diye uyarma gereği hisseti.

Daha öncede krizin tavan taptığı dönemde "MİLLİ DAMAT" benzer bir çağrıda bulunmuş ancak pekte dikkate alan olmamıştı.

Şayet Koca Reis duruma el attıysa sıkıntı büyük demektik.

İsraf ekonomisinden tasarruf ekonomisine geçtiğimiz bugünleri sadece savunma sanayinde değil de tarımda ve sanayide de atılımlar yapmamız gerekiyor.

Tanzim satış gibi pansuman çözümler yerine yerli tohumlarla tarıma yönelinmeli ve çiftçi ciddi anlamda desteklenmelidir.

Ve artık çok ciddi cari açığımızı tetikleyen ve bir türlü hayata geçirilemeyen "YERLİ OTOMOBİL" projesinin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Önümüzdeki 4.5 yıl seçim saçmalıkları yok.

Çalışmak ve projeler üretmek kendimizden başka engelimiz yok.

Unumuz var;

Şekerimiz var;

Helva yapma için tek gereken azmimiz ve kudretimiz.

Bakın o da damarlarımızdaki asil kanda var.

Hadi bakalım İŞBAŞI.

Şimdiden kolay gelsin!