İnegöl'de Bayramı Karşılama ve Uğurlama kültürü konusuna Kurban bayramı ile devam ediyoruz:

Kurban Bayramına İlişkin Gelenekler: Kaynağı semavi olsun olmasın tarihsel boyutuyla düşünül diğinde bütün dinlerde kurban nitelikli bir ibadet türü vardır.İslami literatürde kurban şeklindeki bir sunumun, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem'in oğullarından Habil ve Kabil isimli oğullarına kadar uzanır.

Son peygamber, Hz. Muhammed (s. a. v. s. ) in şeriatınde yer alan kurban kesme ibadeti, Hz. İbrahim'in, bir vesile-i imtihan olmak üzere; oğlu Hz. İsmail'i kurban etmesine ilişkin almış olduğu bir ilahi buyruk ile yakından ilgilidir.Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de dikkat çekici bir "Kıssa" yer almıştır. İslami bir görev olarak Müslümanlardan istenmesinin kaynağı ise "Kevser Suresi" nde yer alan : "Ve nhar! = Kan akıt! " mealindeki ilahi emirdir. "Kan akıt!" emri, Hz. Peyğamber (s. a. v. s. ) tarafından uyğulamalı olarak açıklanmış ve kurbanın nasıl kesileceği onun tarafından bizzat gösterilmiştir.

Şu kadar var ki bazı mezhepi yorumlarda kurban, aile adına kesilirken diğer bazı mezhebi yorumlara göre ise; mükellefiyet sınırına ulaşmış ve nisap miktarı mal varlığına sahip olan kadın ve erkek her Müslüman tarafından yerine getirilmesi ön görülen bir ibadet şeklidir.

İslamın beş şartından biri olan "Hac "ibadetinin vakti ile "Kurban"ibadetinin vakti, üst üste çakışmış durumdadır.Çünkü "Hac" ibadetinin "Vakfe" adıyla ifade olunan temel rüknü, Kameri takvime göre senenin son ayı olan Zilhıcce Ayı'nın dokuzuncu günü "Arafat" adıyla anılan kutsal mahalde ancak yerine getirlebilir.

İslama göre bir başka yerde ve de bir başka günde "vakfe" yapmak, asla caiz değildir. Ertesi günden itibaren başlayan üç gün ise kurban kesim zamanıdır.Bir diğer ifadeyle; Zilhıcce Ayı'nın 10 ncu, 11 nci ve de 12 nci günleri, "Eyyamünnahr "yani: kan akıtma ve kurban kesme günlerdir.

"Hac" ibadeti ile bağlantılı olarak hacılar tarafından Mekke' de kesilen kurbanlara, "şükür" veya "ceza" kurbanı ismi verilirken kendi vatanlarında ve de evlerinde bulunan müslümanların kestikleri kur banlara, "udhıyye" ismi verlir. Sözü edilen üç günün dışında kesilen kurbanlar, adak veya kefaret kurbanı olur.Konu, İnegöl bazında ele alındığında kurban edilecek sağlıklı büyük baş veya küçükbaş heyvanlar, genellikle, arefe gününden önce alınırdı. Bir kaç gün özenle bakılır; aile fertleri, kesilcek kurbanı yakından görme imkanını bulur.

Bayram nmazı kılndıktan sonra kurban sahibi, ehil ise, kurbanını bizzat kendsi keser; ehil değilse beceri ve ehliyetine güvendiği bir diğer Müslüman'a kestirirdi. Kendisi de kesime yardımcı olurdu. Ancak kurbanı kesen de kesime yardım eden de kesime başlarken mutlaka : "Bismillahi Allahü Ekber!= En büyük olan Allah'ın adıyla .... " demesi, şarttır.Kesilen kurbanın, üç bölüme ayrılması önemli bir dini gelenektir; bir bölümü, çiğden komşu ve yoksullara dağıtılır; diğer bölümü, pişirilerek gelen misafirlere ikram edilir; son bölümü de ev halkı tarafından evde pişirilir ve yenir.

Kurban sahibi fakir ise kestiği kurbanın tamamını da evinde çoluğuna-çocuğuna yedirmesi caiz olduğu gibi tamamını da kestikten sonra fakirlere veya bir hayır kurumuna vermesi, İslam'a göre caizdir. Fakat kesim yapmadan kurbanlık hayvanın, diri olarak bir fakire veya bir hayır kurumuna verilmesi caiz olmadığı gibi, parasının verilmesi de caiz olmaz ve kurban yerine geçmez. Şu kadar var ki kurban kesiminde "vekalet" caizdir.

Bu nedenle; usulüne göre kesimin yapılacağından; fakir ve muhtaclara dağıtılacağından emin olunan kişi veya kurumlara kurban kesim vekaleti, verilebilir. Önemli olan Kurbanın, Allah adına kesilmiş olması, kesim sonrasında da eti ve derisi dahil her şeyinin - usulüne göre- değerlendirilmesidir.

Kurban bayramı kutlamaları -bir farkla- tıpkı Ramazan bayramı kutlamaları gibidir. O fark da komşu ve akraba ziyaretlerinin, bayramın ikinci gününden itibaren başlatılmış olmasıdır. Çünkü bayramın birinci günü, kurban kesim ve de dağıtım telaşı vardır.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR