Covid-19 ile yaşamanın dayanılmaz hafifliği insanlığın bütün benliğini sardı. Covid-19 hakkında açıklama yapma yetkisine sahip her yetkili kurum, kuruluş ve kişiler değişik senaryolar üreterek piyasaya sürdü, sürmeye de devam ediyor. Pandemi dönemi bütün dünyaya gösterdi ki ne kadar zengin veya teknolojik imkanlara sahip olursanız olun, varlıklarınıve insan gücünükullanmayı bilen ülkelerin mücadelede daha avantajlı olduğu ortaya çıktı. Yetişmiş insan kaynağı, ülkelerin en önemli mücadele silahı olarak sahnede yerini aldı. Eskiden ülkemizin tarım sektörünün büyüklüğü, varlığı ve dünya ülkeleri içinde ki yeri kendi kendine yeten ilk 5 beş ülkeden biri olduğumuz söylenirdi ve bu özellikle övünürdük. Çocukluk ve gençlik yıllarımızı bu söylemler doğrultusunda geçirdik.

Gün oldu, devran döndü, %70 köyde yaşama oranı tersine döndü,şehirde yaşamayı övünç kaynağı olarak dile getirmeye başladık. İnsanlar tarlasını tabanını bıraktı şehre göç etmeyi moda haline getirdi. Öyle ki köyde kurulu fabrika da bile çalışmayı göze alan er kişilerin hanımları, köyde oturmayı kendilerine zül gördü, tası tarağı topladığı gibi şehre göç etti. Niçin köyde ki güzelim evini bırakıp şehre kiraya çıkıyorsun diyenlere de, e.. bizim çocuk büyüdü, okul çağı geldi, dünya değişiyor, bu çocuk köyde ki akranlarıyla okuyup adam olamaz, şehirde iyi bir eğitim alması için şehre göçüyoruz bahaneleri de çok moda olmuştu. Köyde oturduğu halde şehirden yumurta, ekmek, et, sebze, meyve köylere gitmeye başladı, bu adeta gurur kaynağı oldu.

Yönetim erkinde olanlar insanların köylerinde kalması için çok değişik nedenler ortaya atarak, şehirden köylere tersine göçü özendirmeye çalıştı ama teşvikler yeterli olmadığından bu amacına ulaşmadı, ulaşamadı. Yönetim erki, tarım politikalarını gözden geçirmeli, köylüye, üretene farklı bakış açılarının gelişmesini sağlayacak nedenler oluşturabilmelidir.

Tarım sektörü pahalı ve getirisi düşük olan uğraşı alanı. Bu alanda ya çok büyük sektör uğraşanı olacaksınız, ya da bu işle iştigal etmeyeceksiniz. Bir ürün elde etmek, tedarik zincirine dahil olmak, ürününü korumak, değerinde satmak adeta çakallarla dans etmeye benziyor. Tarım işi ile iştigal etmek hakikaten emeklerinde emeği. Emekçiler, güneşin altında, yağmur çamur, kar kış, soğuk sıcak demeden ülkenin üretim zincirine bir şeyler eklemek için çalışıyor işte bunlar gerçek anlamda emekçi kesim. Bu kesimin ciddi anlamda devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tarım işi ile uğraşanlar tek başına kaderine terk edilmemeli.

Soframıza gelen bir yiyeceğin üretim aşamalarını gözden geçirdiğimiz de bütün doğanın tarım işi ile ilgilenenin çalışma alanı olduğu görülür.. Bir ürün, toprak ile buluşmadan önce ürün hazırlanır, toprak hazırlanır, ürün ile toprağın birbirlerine aşık olması için aracılar bulunur, bu aracılar gübrelerdir. Bu aşktan sağlıklı nesiller elde etmek için aşılarının zamanın da ve yeterli miktarda yapılması gerekiyor, bu da uygun ilaçlamadır. Bunlar da yeterli değil, istenilen nitelikte ürün elde etmek için ürün ve toprağın dengeli beslenmesine dikkat etmek gerekiyor bu da su ve gübredir. Bunlar yeterli mi? Hayır, bazen dışarıdan istenmeyen tacizler olur. Tacizler, böcekler, insanlar, evcil hayvanlar ve yabani hayvanlar, marifetiyle yapılır. Bunlarla öyle mücadele etmek gerek ki ne şiş yansın ne kebap.

Yukarıda sayılanların hepsi yapılsa bile tarım işi ile iştigal edenler amacına ulaşmış oluyor mu? Hayır.Tarım işi ile uğraşanların birde finansal sorunları var. Tarlada yetişmiş ürünlerin hasat edilmesi sorunu ortadan kaldırıyor mu? Hayır. Hasat yapılan ürünün soğuk hava depo sorunu ve satış sorunu var. Hadi satıldı diye düşünelim, parayı hemen tahsil edebiliyor mu? Hayır. Bunları ifade etmekle sorunlar çözülecek mi? Hayır. Bunları dile getirmekte ki amaç bir farkındalık oluşturmak.

Yine bir yanlış uygulama var ki, öğrendiğimde şok oldum. Bir acayip garabet uygulama o da kişilerin tarım işi ile iştigal edip etmediklerine bakılmaksızın, çiftçi kayıt sistemine kayıt olan ve o yılın aidatını ziraat odasına yatıran herkes, üzerinde kayıtlı olduğu ve üzerinde kira olarak görünen arazinin büyüklüğü oranında teşvik almaya hak kazanıyor. Bu çok yanlış bir uygulama diye düşünüyorum. Gerçek anlamda üretenlerin desteklendiği bir düzenlemenin uygulamaya konulması dileğimle. Evde kal, sağlıkla kal. Özer YILMAZ