"Musa, çölde susuz kalan halkı için su istemişti. Biz de O'na; " Elindeki asa ile taşa vur" dedik. O anda taştan 12 pınar fışkırdı." (BAKARA 60)

MUCİZE TAŞ: İşte İsrailoğulları'nın 12 kabilesi. Bir zamanlar ne çok mucize ve elçiye muhatap olmuşlardı. İşte kayadan çıkan 12 pınar da bunlardan biri idi. Çölde bir mucize olarak taştan fışkıran su, bu 12 kabilenin rahatça faydalanabilmesi için 12 ayrı kaynak olarak fışkırmıştı. Böylece 12 kabile halindeki, kalabalık İsrailoğulları arasında, bir kargaşa ve su savaşı yaşanmamıştı.

Gidip görenler, bu kayanın, bugün de, Sina Dağı yakınlarında üzerinde on iki deliğiyle var olduğunu söylemektedirler.

Katade bu taş hakkında farklı bir yorumda bulunur ve der ki: Bu taş Tur dağından gelmedir. Binekleri üzerinde, yanlarında taşıyabilecekleri bir büyüklüğe sahipti. Bir yerde konakladıkları zaman Musa (a.s.) asasıyla ona vurur ve su fışkırırdı.[1]

Abdullah b. Abbas'tan gelen rivayet de buna benzer bir yorumu içeriyor: "Hz. Musa'nın, kavmi için su istemesi Tih çölünde olmuştur. Allah teala İsrailoğullarını bu çölde bulutlarla gölgelendir­miş, onlara gökten kudret hevası ve bıldırcın eti göndermiş, elbiselerini eskimez ve kirlenmez elbiseler kılmıştı. Bunlara dört köşeli bir de taş vermişti. Onlar su­sadıklarında su isteyince Allah teala Hz. Musaya emretti o da asasını taşa vurdu. Taşın her kenarından üç pınar fişkırdı. Bu pınarlardan herbiri on iki torundan bi­rine aitti. Onlar nereye vanp konaklarlarsa o taşı orada buluyorlardı."[2]

Nesefi tefsirinde de şöyle geçer: "Hz. Musa (a.s.)bu taşı Tur dağından almış ve onu beraberinde taşımakta idi. Bu taş kare şeklinde bir taş idi ve dört yö­nü bulunuyordu ki, her bir yönünden ya da yüzünden üçer pınar olmak ü-zere on iki pınar fişkırıyordu. Yahudi kabilelerinin her biri için bir pmar düşüyordu. Sayıları altı yüz bin kişi idi. Ordugah alanı yani, konaklama mahalli ise on iki mil tutuyordu."[3]

KUL ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI: Taşlar da Allah'ın kulu Can! Taşlar görevini yapıyor. Taşlar kadar olamayan nice insanlar var. Taş kalpli insanlara şu ayet-i kerime ne güzel ibrettir:

"Bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.[4]

İşte Hz.Musa'nın taşı, içinden ırmaklar fışkıran ve çatlayıp su akıtan taşlardandı.

HÜLASA: Allah Teala, yağmur duasına çıkan Hz.Musa ve kavmine doğrudan gökten su indirebilirdi. Yağmur yağdırabilirdi. Ya da yerden su çıkarabilirdi.

Ancak hikmeti gereği burada Hz.Musa'nın asasını taşa vurması emrediliyor ve bu fiilden sonra su veriliyor. Böyle olması İsrailoğulları için de manevi bir dersti.

Kul önce üzerine düşeni yapacak. Sonra Allah'tan isteyecek. İşte Allah'ın (c.c.) dünyadaki işleri ve nimetleri, böyle manevi ve maddi sebeplerle takdir edilmiştir.


[1] İbn-i Kesir

[2] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri

[3] İmam Nesefi, Nesefi Tefsiri

[4] Bakara Suresi 74