Niyet hizmet ise Allah razı olur. Allah razı olunca, çalışan kuluna rahmet nazarıyla bakar. Allah'ım senin rahmetin ve iltifatın ne muhteşem bir tecrübedir. Nazar-ı rahmetine nail olanlara, dünyanın bütün servetleri verilse, ölümsüzlük teklif edilse, alem-i dünyanın anahtarları sunulsa tatsız, tuzsuz yavan bir yemek gibi olur; ona lezzet vermez sıkıntı olur, dert olur. Çünkü Allah (C.C.) sana rahmet ve iltifat nazarıyla baktı. Artık sen bu lütfa tekrar nasıl mazhar olurum, nasıl tadarım diye hizmetten hizmete koşarsın. Uyku girmez gözüne, dinlenmek gelmez aklına, dünyanın hangi ülkesinde, hangi mazluma dokunursam Rahman'ın iltifatına mazhar olurum diye çalışır durursun.. Sonra bu aşk öyle bir hal alır ki, seni, aileni tehdit edenleri de duymazsın devam hep devam dersin.

Bu süreçte bir sürü iltifata, onura nail olursun. Dostların sana yaklaşmaktan çekinmez, düşmanların ise arkandan atar tutar da seni görünce kaçacak delik ararlar. Gün gelir dünyaya hükmeden adamlarla aynı yolda yürür olursun. Onlar da şaşırır, düne kadar üzerine basıp geçtiğimiz böcek nasıl oldu da aslana dönüştü ve bize kafa tutar oldu derler. İşte o Allah'ın sana verdiği heybettir, şereftir, şandır. Gayesi gereği İslam'ı yüceltmek, mazlumu gözetmek olan, yaradılışı tahakkuk derdindesindir.

Artık senden bakan O'dur konuşan, yürüyen, gülümseyen, gerektiğinde kaşlarını çatan da O. Sözün zalimlere korku salar, bakışların deler geçer. Ne mutlu o kimselere, ne mutlu sana uzun adam!

Allah (C.C.) yolunu açık etsin, ayağına taş değmesin, senden işleyen yine Allah-ı Zülcelal olsun. Alem-i İslam için murat ettiğin hayırlı bütün istekleri alıp dönmeyi nasıp eylesin. Allah bakışlarına Hz. Ömer'in azametini, bedenine Fatih Sultan Mehmet'in libasını giydirsin. Duruşuna Hz. Hamza'nın heybetini nasip etsin. Kalbinde en ufak bir şüphe, korku; dilinde asla sürçme olmasın, baktığının yüreğine korku salasın, konuştuğunda akılları baştan alasın.

Hz. Peygamber (S.A:V.) yol arkadaşın, Allah (C.C.) yar ve yardımcın olsun inşallah...