Kışa girmeden at arabasıyla, traktörle odunlar kömürler kapının önüne yıkılır. Mahallede bütün çocuklar toplanıp yardım ederdik odun kömür taşımaya. Ne yıllardı...Bazı evlerin bodrumlarına bazılarında içeri taşırdık saatlerce. Sevinçle...Yardımlaşmanın huzuruyla... Komşuannelerin hediyesi sanayağlı ve salçalı ekmekler, Evde çırpılmış ayranlar, Bazen de limonata...

Odun kömürü alınca ne kadar sevinirdik.

Hele "yarma " ddediğimiz gürgen odunlarını boyumuzdan büyük baltalarla kesmek. Ayrı bir havası vardı. Erkek çocukların daha bir adam oluşu gibi gelirdi bana. Sofralarınız bereketli.Evleriniz sıcak ve huzurlu olsun dostlar....

PROF YILDIZ: Gölgen Bengü, Kemal Sunal ile birlikte oynadığı "Meraklı Köfteci" adlı filmle sinemaya geçerken 'herkes sinema yeni bir yıldız kazandı' diyordu.Oysa durum Gölgen Bengü için çok farklıydı. O yılllarda kendisine gelen film tekliflerine ise "Önce okul, sonra film" cevabını veriyordu.Kariyeri boyunca sadece iki filmde rol aldı. Son olarak 1977 yapımı Aslan Bacanak filminde Halim'in kardeşi rolünde izlediğimiz Bengü, daha sonra sinemadan koparak akademik kariyerine ağırlık verdi.

Bengü, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. ABD'deki North Carolina A&T State University'de yüksek lisans, Clemson University'de doktorasını tamamladı. Şu anda New Jersey Institute of Techology'de Makine ve Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde Profesör unvanıyla öğretim üyeliği yapıyor.

BAKKAL AMCA: Mahalle bakklarımız. .Aga Behzat...Salih Aga..Nuri Aga ve Halil Aga.Saygı ve rahmetle...

Makarna, nişatsa, bulgur, konserve, salça rafları ayrıydı, tıpkı deterjan rafları gibi... Omo, Fay, Pop, Vim, Güneş Sabunu, Puro gibi mamuller bulunurdu. Güneş Sabunu en çok satılan mamul-dü herhalde. Macun kıvamındaydı ve hemen hemen her evde bu¬lunur ve her işi görürdü. Çabucak ve çok köpürürdü.

Necip Akar'ın Gripin'i, Opon, Aspirin gibi ilaçlar, Havilland marka kremler, Pe-re-ja kolonyaları, iğne, dikiş ipliği makaraları, mezuraların yanında dururdu. Defter, kalem, silgi, etiket, dosya kağıdı, kalemtraş, iletki ve gönyenin yerleri de ayrıydı elbette. Bir de kırmızı ve mavi renkli defter kitap kaplanan yağlı kağıtlar... Karton ve yapıştırıcılar...

Gazocağı iğnesi, her aklı ermeye başlamış erkek çocuğunun ille bir tane satın aldığı, arkasında bir horoz bulunan küçük cep aynaları... Bu ayna kutusunun en vefalı arkadaşı tarak kutusuydu. Ayna alan tarak da alırdı. Karamela, çukulata taklidi tuhaf şekerlemeler de artık çoktan tarih oldu.

O dönem o bakkalların kendine bi has kokusu vardı, hele o açıkta satılan

Bisküviler, tadı kalmadı artık hic bir bakkalda. Yok gerçeği bakkalda yok . Market oldu artık..