Cumhuriyet öncesi dönemde İnegöl'deki cadde ve meydanlar, cınar ağaçları ile donatılmıştır. Çünkü çınar ağacının Osmanlı Devleti'nin kuruluş felsefesine ilişkin tarihsel bir öyküsü vardır. Hatırlanacğı üzere; çınar ağacı, Osmanlı devleti'nin kuruluşu ile yakından ilgilidir .

Zira Ertuğrul Gaziye veya oğlu Osman Gazi'ye atfedilen bir rüyada Osman Gazi, görkemli ulu bir çınar ağacının, rüyasında göbeğinden çıktığını ve dalları ile tüm ufku tuttuğunu görmüştür.

Gördüğü bu rüyayı, kayınpederi olan Şeyh Edebali'ye anlattığında; Şeyh Edebali, Osman Gazi tarafından kurulacak bir güçlü devletin, dünyaya hakim olacağı müjdesini vermiştir. Ertuğrul Gazi, yakın dostu Şeyh Edebali'nin kızı Bala Hatun'u, oğlu Osman Gazi'ye almıştır. Osman Gazi'nin, Şeyh Edbali'nin kızı Bala Hatun'dan Erden Alaaddin Ali Bey adında bir erkek evladı olmuştur.

Erden Alaaddin Ali Bey, Osman Gazi'nin vefatına kadar, onun yanında kalmış; ömrünün son 3-4 yılını "nikris hastalığı = ayzaymır hastalığı" sebebiyle yatakta geçiren Osman Gazi'ye, oğlu Erden Alaaddin Ali Bey, bakmıştır. Baba bir ana ayrı kardeşi Orhan Bey ise ordunun başında kalmış ve askeri harekatı, Orhan Bey, yürütmüştür.

Osman Gazi, vefat edince; yaptığı vasıyyet gereği Bursa Kalesi'nin içinde yer alan ve "Gümüş Kümbet" adıyla anılan "Şapele= Küçük Kiliseye" defnedilmiştir. Ardından da Ahi geleneğine dayalı olarak yapılan istişareler sonunda; Osman Gazi'nin Şeyh Edebali kızı Bala Hatun'dan doğma Erden Alaaddin Ali Bey, kardeşi Orhan Bey lehine fetragatta bulunmuş ve Osmanlu Devleti'nin başına ikinci hükümdar olarak Orhan Bey geçmiştir.

Ağabeysi Erden Alaaddin Ali Bey ise, kardeşi Orhan Bey'in müşavir ve de müsteşarı olmuştur. Kendisine tahsis edilen Futra Çiftliğinin geliri ile hayatını sürdüren Erden Alaaddin Ali Bey, kendisini hayır işlerine vermiş; pederi Osman Gazi'nin türbesi civarında kale içine bir cami ve bir de tekke inşa ettirerek halkın hizmetine açmıştır.

Bursa Kalesi'nin içinde kendi adına yaptırmış olduğu tekke yıkılmış ise de kendi adına inşa ettirmiş olduğu mescid, günümüzde halen, ayaktadır ve de cemaate açıktır. Erden Alaaddin Ali Bey, 1340'lı yıllarda Bizans tarafından kiralık asker olarak İstanbul'a davet edilen ve ardından da Osmanlı Devleti üzerine saldırtan İspanyol kökenli cani ruhlu Katalanlara karşı Biğa civarında yapılan muharebede şehid olmuştur.

Çocukları, babalarına verilen dirliği işletmişler ve başlattığı hayır işlerine de devam etmişlerdir. Konuya; İnegöl bazında baktığımız da Orhan Gazi'nin İnegöl fatihi Turgut Alp aracılığı ile Babi Geleneği'nin temsilcisi Geyikli Baba ile temas kurduğuna şahid olmaktayız.

Geyikli Baba'ya karşı sempati besleyen Orhan Gazi, İnegöl coğ- rafyasında ve Babasultan Köyü' de ikamet eden Geyikli Baba'yı ziyaret etmiştir. Ardından da Geyikli Baba, Bursa Bey Sarayı'na giderek iade-i ziyarette bulunmuştur.

Şu kadar var ki Geyikli Baba, Orhan Gazi'yi ziyaret için BursaBey sarayı'na giderken omuzuna da " teberrük ağacı =kutlama ağacı" olarak bir çınar / kavak ağacını alarak gitmiştir. Bursa Bey Sarayı kapısına vardığında da söz konusu kapının iç kısmına: "Bu ağaç, benim teberrükümdür" diyerek ; Getirmiş olduğu çınar ağacını, Bursa- Bey Sarayı kapısının önüne dikmiş ve Orhan gazi'nin hükümdarlığını tebrik ederek tekrar İnegöl coğrayasında yer alan Bababsultan Köyü'ne dönmüştür.

Orhan Gaziye hediye olarak götürüp Bursa Bey Sarayı'nın bahçe kapısı önüne dikilmiş olduğu söylenen bu kavak / çınar ağacı, "teberrük ağacı= kutlama ağacı" olarak halk arasında şöhret bulmuş olduğundan başta Bursa coğrafyası olmak üzere; İznik ve İnegöl coğ- rafyasında yer alan yerleşim merkezleri, çınar ağaçları ile donatılmış ve çınar ağacı, Osmanlı Devleti'nin sembolü olarak kabullenilmiştir.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR