Gençliğimizde ele avuca sığmayan, anne baba sözü dinlemeyen, tabiri caizse haşarı çocukların yaptıklarını maruz görmek için 'Hızlı yaşa genç kal.' Denirdi. Bu söylemle haşarı çocuğa şu mesaj verilmek istenirdi. 'Ey oğul söz dinlemiyorsun, hopluyorsun, zıplıyorsun, kendine dikkat et. Bugün sağlığın yerinde, yarın ne olacağın bilinmez. Bu hızlı yaşam seni erkenden bu dünyadan alır götürür. Yaşamına, davranışlarına, duygularına dikkat et.'

Ülkemizde gündemi takip etmek tek başına bir uzmanlık işi oldu. O kadar aksiyon var ki, haber programları hep tirent yapıyor. En ala dizi filimler, çizgi filimler, filimler bile insanların merakını çekmiyor. Dizi film izler gibi insanlar haber programlarını izliyor.

17 Ocakta okullar ara tatile girdi. Öğrenciler tatilde dinlensin, zinde bir zihinle okula başlasın diye beklenirken, aksiyonlar birbirini takip etti. Büyüklerin zihinlerinin çorbaya döndüğü bir ortamda, öğrencilerde stabil bir zihin beklemek haksızlık olacak. Bütün aksiyonlar sanki öğrencilerin tatile çıkmasını bekliyormuş gibi yağmur gibi üzerimize yağdı.

Bilim insanlarınca, 22 Ocak 2020' de Manisa Akhisar' da gerçekleşen depremin, analizi ve değerlendirilmesi sıcağı sıcağına yapılırken, sanki Akhisar depreminin olmasını tetikte bekliyormuş gibi daha şiddetlisi, Elazığ'da oldu.

Bütün bu sarsıntılar ister istemez olgun ve yetişkin insanları olumsuz etkilediği gibi genç dimağları da etkiledi.

Ülkemiz depremlerin hangemasında boğuşurken, Çin kaynaklı bir virus ortaya çıktı. Basılı ve görsel medyada olduğu gibi sanal medyada da bazı sansasyonel görüntüler ve haberler çıkmaya başladı. Hangisinindoğru, hangisinin yanlış olduğunu anlamakta zorlandığımız gibi "Ya gerçekse gösterilenler ve haberler o zaman ne yaparız?" Diye de kaygılanmayabaşladık.

Bütün dünya bu virüsün olumsuz etkilerini konuşurken, iki emperyalist şizofren ortaya çıktı, babalarının malını paylaşıyorlarmış gibi bütün dinler için kadim şehir olan Kudüs'ü paylaştılar.

Bu paylaşmaya Arap ülkelerinin çoğunluğunun gıkı bile çıkmadı. İrfanı hür, vicdanı hür hiç bir insanın Kabul edemeyeceği bu paylaşmayı alkışlarla destekleyen Arap Ülkelerinden yöneticiler bile oldu. Allah ıslah etsin.

Bu aksiyonlar içinde pazartesi okullar açıldı, yeni dönem başladı. Ağlamayla, sızlamayla, işe yaramayan eleştirilerle başarı olmuyor. Öğrencilerin, kendilerini tanıyıp, kişiliklerinin oluşumuna kendileri katkı sağlamalılar. Bu da akıl ile, bilim ile ilim ile irfan ile adale ile oluyor. Bu değerler öğrencilere insani özellik katar. Adaletin, hakkın, vicdanın olmadığı yerde, ilimden fenden, bilimden, kazançtan bahsetmenin çok da insane olmadığı apaçık ortada.

Gençliğimiz kibirlenmeden değerlerini onuruyla koruyup gururla onları yaşatabilmeli. Unutmayalım ki onur ve gurur gençliğin varoluş mücadelesinin kaynağı olmaya hep devam edecek, bu gençliğin diğer milletler içinde varlık gerekçesi olacaktır.