Bir gün sınıfta öğrencilerimle "İNSAN" konusunu işliyorduk.Öğrencilerime şu soruyu sordum."Bir melek gelse ve size":

- 'Allah sizin bir isteğinizi kabul edecek.O istek de insana fazladan bir şey ekleyebilirsiniz veya insandan bir fazlalığı atabilirsiniz ' derse ne istersiniz?

Sınıfın neredeyse büyük çoğunlu el kaldırdı.Öğrencilerden biri:

- "Hocam ben fazladan bir göz isterdim "dedi. Ben de:

- "Peki bu fazla gözü nereye takacağız" dedim. Alın bölgesini düşündük olmadı,kafanın arkasını düşündük çok çirkin oldu ve maalesef bu fazla göze bir yer bulamadık.Daha sonra

soruyu soran öğrenci de bu isteğinden vazgeçti.

Bunun üzerine öğrencilerime "Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık."(Tin,4) ayetini okudum ve Rabbimizin insanı eksiksiz yarattığını anlattım.

Öğrencilerin de ilk anda düşündüğü gibi bizler de insana fazla bir göz ,fazla bir kol yada fazla bir ayak eklenebilir diye düşünebiliriz.Ama nereye nasıl ekleyeceğimiz konusuna gelince bunun insanı çirkinleştirdiğini ve kullanılamaz olacağını gördüğümüz de bu isteğimizden vazgeçeriz.

Rabbimiz insanın bedenini eksiksiz ve mükemmel yarattığı gibi ruhunu da mükemmel yaratmıştır.Beden, kendisi hastalıklardan koruduğu gibi Rabbimiz ruha da kendisini koruması için bir takım mekanizmalar yaratmıştır.

Psikoloji ilminin araştırmalarında bu mekanizmalara "savunma mekanizmaları" adı verilir.Yani Rabbimizin bize verdiği bu mekanizmalarla ruh sağlığımızı koruruz.Bu mekanizmalardan bir kaç örnek verebiliriz:

-Bilinçaltına Bastırma: Kişinin istemediği ve ona acı veren istek ve arzuları bilinçdışına iterek orada tutması.

-Yansıtma: kişi kendi eksikliklerinin ve yenilgilerinin sorumluluğunu veya suçunu başkalarına yüklemesi.

-Yön değiştirme: Örneğin; müdürüne kızan memurun karısına, kocasına kızan kadının çocuğuna, öğretmenine kızan öğrencinin arkadaşına gösterdiği tepkiler bu türden tepkilerdir.

Tabii burada amacımız Psikoloji dersi vermek değildir.Rabbimizin bedenimize verdiği dayanıklılık gibi ruhumuza da dayanma güçlerinin verdiğini bilmemizdir.Bu dayanma güçlerinden iki tanesi de "HAYAL ve ÜMİTLER"dir.Bu iki kavram insan hayatını ayakta tutan önemli iki kavramdır.

Hayal ve Ümitler ,insanın ulaşamadığı isteklerini bunlarla kendini teselli etmesidir.Sadece teselli etmek değil aynı zamanda gelecek ile ilgili plan ve projeler çizmek de bu iki kavramla (hayal ve ümit) mümkün olur.

İnsan uçmayı hayal etmeseydi uçağı keşfedemezdi.Balıklar gibi denizin dibini hayal etmeseydi denizaltı gemilerini icat edemezdi.v.b.

Onun için aşırıya kaçmamak şartıyla hayal kurmak faydalıdır.Hem ulaşamadığımız bazı nimetleri hayal ederek teselli buluruz hem de gelecek ile ilgili yeni buluşlar elde ederiz.

"Ümit" ise insanın kesinlikle elden bırakmaması gereken bir nimettir.Halk arasında "Ümit fakirin ekmeğidir" sözü boşuna meşhur olmamıştır.Ümidinizi kaybettiğiniz an hayatınızın hiçbir anlamı kalmaz.Ümitsiz insan hiçbir şey yapamaz ve hiçbir şey üretemez.

Ümit öyle bir nimettir ki hem maddi hem de manevi alanda değerli bir kavramdır.Yüce Rabbimiz bizden ümidimizi kesmememizi istemektedir.Hatta,Kur'an ümidi kesmenin insanı küfre (dinden çıkmaya) götüreceğini açıklamaktadır." De ki (Allah şöyle buyuruyor): "Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir."(Zümer,53).

Sıkıntılı günler yaşadığımız bu günlerde gelecek ile ilgili güzel hayaller kuralım ve Allah'tan ümidimizi kesmeyelim.

UNUTMAYIN:Dağ ne kadar yüksek olursa olsun Güneş mutlaka doğacaktır.Ve yine unutmayın "her gecenin mutlaka bir sabahı vardır".