Paranın yerinde şair müdür. Bütün yolsuzlukları tespit edip, rapor eder, Ankara'ya gönderir, mükafat bekler, ama ses yok. Bir daha yazıp bir daha gönderir. Çok geçmeden zamanın bakanı Darphane'yi teftişe gelir.

Gelir ama Cemal Süreya'nın elini bile sıkmaz. "Bu kapının arkasında ne var.!" diyerek bütün odaları dolaşır. Cemal Süreya'ya hiç muhatap olmaz, yardımcılarına sorar. Bu kapının arkasında ne var, burada ne var... İki saat dolaşır ve gider. Giderken Cemal Süreya der ki, "Bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız.'' ''Hangi kapı, ne kapısı'' der bakan.''Gönlümüzün kapısı!''

Bakan gider, bir rapor hazırlar. Darphaneyi gezdim, çok pis buldum. Müdür Cemalettin Seber'i (Cemal Süreya) görevden alıyorum. Cemal Süreya bu yazıyı alınca bir basın toplantısı düzenler ve der ki, "Bakan haklı, gerçekten de o gün şanlı Darphane, tarihinde ilk defa kirliydi. O da Sayın Bakanın burada teftişte olduğu saatlerdi.."

AZİZ NESİN'LE KEMAL TAHİR

"Aziz Nesin'le Kemal Tahir hayatlarının hiçbir döneminde ve de hiçbir konuda anlaşmamalarına rağmen birbirlerini çok severlerdi. Kader onları sür git bir araya getirir, el ele tutuşup feleğin çemberinden bir ileri bir geri geçip dururlardı. Şimdi gelin size Türk edebiyatının bu iki devinin bir anısını anlatayım size:

Efendim yıl 1971, günlerden 12 Mart. Radyonun öğlen bir haberleri.... Hükümet darbesi ve sıkı yönetim ilanı bildirilmekte. Bunu duyan Aziz Nesin dolabın üstünden emektar valizini indiriyor, iç çamaşırlarını, pijamalarını koyuyor, traş sabununu jiletini, diş fırçasıyla macununu da unutmuyor sırtına pardesüsünü geçirip evin önünde beklemeye başlıyor. Fazla da beklemiyor doğrusu, ikinci sigarasını yakarken içinde bir çavuş bir asteğmen, askeri cip çıka geliyor. Asteğmen bir elindeki siyah beyaz fotoğrafta bir Aziz Nesin"e bakıyor: "Sen o komünist yazar mısın? Aziz Nesin?" " Komünistliği bilmem de yazar benim."

"Ne var o valizin içinde?" "Özel eşyalarım... pijama, iç çamaşırı falan.." "Aç göster!"

Uzun etmeyelim, Aziz Nesin valizini açıyor ve yola düzülüyorlar. Biraz gittikten sonra Aziz Nesin arka koltuktan çavuşa "şu söğüt ağacının yanından sağa sap" diyor. Asteğmen elindeki kağıda bakıyor sonra da çavuşa sapmasını söylüyor. Birkaç yüz metre sonra, Aziz Nesin "şimdi sola gir... düz git, beyaz boyalı dört katlı bir apartman göreceksin onun önünde dur" diyor.

Çavuş asteğmenden onay aldıktan sonra Aziz Nesin'in dediklerini yapıyor ve belirtilen apartmanın önünde duruyor. Aziz Nesin çavuşun sırtına az biraz abanıp açık camdan "Gel Kemal..." diye sesleniyor. Ve Kemal Tahir, elinde valiziyle cipe biniyor. Asteğmen şaşkın şaşkın bakıyor iki arkadaşa: "Nereden biliyordunuz sizi almaya geleceğimizi" diye soruyor.

Kemal Tahir acı acı gülümsüyor: "Sen daha çok gençsin, zamanla öğrenirsin. Bu ülkede ne zaman ortalık karışsa, ne zaman sıkı yönetim ilan edilse önce bizleri götürürler. Alıştık artık.""