Temmuz ayı gelince,doğal olarak, atlattığımız badire ve kazandığımız destansı zafer geliyor aklımıza.

15 Temmuz gecesi, yaşadığımız duygular hala hafızalarımızda. "Ülkemize birşey olursa ne yaparız, nereye gideriz, çocuklarımızın hali ne olur, kukla fetöcülerin eline geçersek ülkenin kaderi ne olur, emperyalist güçler ülkemize asker getirirse halimiz ne olur, milli kimliğimizi nasıl yaşatırız, fetoş Gülen'i ilahlaştıran bir yapı ülkeye egemen olursa, dinimizin yerini fetö sapkınlıkları alırsa eatlarımızın geleceği, dünya ve ahiretleri ne olur? " gibi yüzlerce soru, gece sabaha kadar beynimizde yankılanıp durmuştu. Unutulmaz ve unutulmaması gereken bir badireydi.

Diyebiriz ki, tarihimizin en büyük ihanetini yaşadık ve badiresini atlattık altı sene önce.

Milletlerin tarihlerinde kırılma anları vardır, bizim tarihimizde de kırılma anları vardır ve 15 Temmuz o kırılma anlarından birisidir.

Sadece bir darbe girişimi değildi 15 Temmuz. Aynı zamanda Türkiye'yi terör örgütü fetö eliyle batıya, daha dar anlamıyla ABD'ye teslim etme girişimi, velhasılı bağımsızlığımıza ipotek koyma girişimiydi. Bunun yanında pkk, deaş terör örgütlerini ülkemizin üstüne salıp, ülkede kargaşa çıkarmak, belki milyonların ölümüne yol açmak, yabancı ordularla işgal etmek ve nihayetinde ülkemizi bölmek üzere kurgulanan bir senaryoydu. İşte bu nedenle büyük bir badire atlattık diyoruz 15 Temmuz'da.

Bu senaryonun uygulandığı Irak, Yemen, Suriye gibi ülkelerin yaşadıklarına ve halihazırdaki durumlarına baktığımızda, 15 Temmuz'u engellemeseydik başımıza neler geleceğini net olarak görebiliriz.

15 Temmuz'u püskürten milletimiz ve devlet ricalimiz tarihin akışını değiştirmiştir. Ama karşı tarafın Türkiye'ye yönelik saldırıları terörle, dolarla, hatta patates soğanla devam etti ve edecektir. Sü uyuyacak ama düşman uyumayacaktır. Bu nedenle biz de uyumamalı, yaşadıklarımızı unutmamalı, 15 Temmuz'daki en etkili silahımız olan birlik beraberliğimizi bozmamalıyız.

Bunun için farklılıklarımızı - yüzyıllardır yaptığımız gibi - zenginlik olarak görmeliyiz. Devlet meseleleri ile içerdeki siyasi meseleleri ayırt etmeli ve devlet meselelerinde hep birlikte hareket etmeyi başarmalıyız.

İçimizdeki teröristleri gömmeye devam etmeliyiz. işbirlikçileri, takiyye uzmanı fetöcüleri, özellikle (a)sosyal medyadaki fitnecileri iyi tanımalı, onlara fırsat vermemeliyiz.

Fetö ve diğer batıkafalıların son zamanlarda sağlık sistemi üzerinden kurgulamaya çalıştıkları oyunlara ve benzeri girişimlere dikkat etmeliyiz mesela. Çünkü fetö ve diğer şer odakları her fırsatta, ülke aleyhine çalışmaya ve ihanete devam ediyor.

Ayrıca, ülkedeki meselelere bakarken işin küresel boyutlarına da bakmalıyız.Küresel oyun kurucuların dünyayı nereye sürüklemek istediklerini, asıl varmak istedikleri noktanın neresi olduğunu, bunu yapmak için enerji, iklim değişikliği söylemi, gıda krizi, hastalık, para, savaş gibi kozları nasıl kullanmak istediklerini iyi takip etmeliyiz. Bu planların bize yansımalarını iyi hesap etmeliyiz yani içerdeki küçük ve genelde suni gündemlerin peşine takılıpta, resmin büyüğünü gözden kaçırmamalıyız.

Uygulamada yukardaki fiili duaları yaptıktan sonra, aşağıdaki sözlü(kavli) duaları da yapabiliriz;

Allah, zalime fırsat vermesin.

Allah, batılın kuklası olan içimizdeki hainlere de fırsat vermesin.

Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.

Allah bizi ve evlatlarımızı vatansız, bayraksız, ezansız, devletsiz bırakmasın.