Fotoğrafta Antep merkez kumandanı Arslan Bey'in küçük askerlerini görüyoruz.

Arslan Bey'in solundaki boynu bükük çocuk Antep'in efsanevi kahramanı Şahin Bey'in yegane evladı Hayri'dir.

Arslan Bey'in sağında ayakta duran çocuk Fedai Mehmet, diz üstü oturan çocuk da Fedai İsmail'dir. Üçü de 10-11 yaşlarındadır.

Üçünün de babaları şehittir. Kuva-yi Milliye ile Kolordu Kumandanlığı arasında haberleşmeyi sağlayan bu kahramanlardan Fedai İsmail 9 kurşunla şehit olmuş, 4 isabet alan Fedai Mehmet'in sol bacağı kesilmiştir.

Şahin Bey'in oğlu Hayri 1958 de Gaziantep'te vefat etmiştir. (İstiklalin Bedeli - Necdet Sevinç s.538)

"Muhterem Müslümanlar, Aziz Çankırılılar, Allah'a hamd u senalar olsun. Aylardan beri Cuma namazını kılmak fırsatını Çankırı'da buldum. İstanbul ve civarında kılamadım. Çünkü o yörelerde kafirlerin bayrağı dalgalanıyordu. O bayrağın altında kafirin kölesi idik.

Rabbü'l-alemin Müslümanlara köleliği haram kılmıştır. Kölenin [Cuma] namazı kabul değildir. Hürriyetinizi kazanacak, sonra cumaya koşacaksınız. Kafirin bayrağı altında halifelik de kuru bir sözden ibarettir.

Halifelik İslam bayrağı altında olur. Yoksa halife de bir köledir. Allah'ın reddettiği bir haleftir. Öyleyse Müslüman için evvela hürriyet sonra ibadet.

Aziz Çankırılılar, kafirlerin köleliğini kabul etmeyip hürriyet için cihad açan Mustafa Kemal Paşa etrafında toplanınız ve ülkemizi yakıp yıkan hamile kadınların karınlarını deşen hiçbir günahı olmayan çocuklarımızı süngüleyip havada dolaştıran kız ve kadınlarımızın namuslarına tecavüz eden Yunan ordusunu ve onları destekleyen kafirleri kovmadıkça ve eli kolu bağlı yörelerimizde İslam'ın bayrağını dalgalandırmadıkça sizlerin de ameli noksan [kalır] ibadeti makbul olamaz.

Köleliği kaldıran ona cihad açan Kuvva-yı Milliye ordusuna katılınız. Cennetin kapısı daima şehitlere ve gazilere açıktır. Her iki cihanda da Allah'ın makbul kulları şehitler ve gazilerdir."

DEPREM GERÇEĞİ: Bir anda oldu herşey, sadece bir anda...Bir anda ayrıldı eller, bir anda durdu yürekler. Bir anda koptu birbirinden analar, babalar, çocuklar... Bir anda çığlıklar yükseldi, daha da arttı o anda ağustosun sıcağı. Bir anda yitip gitti ümitler, parçalandı hayaller... Yarınlar tükendi, gülen yüzler uzaklara karıştı o anda...

Bir anda oldu belki fakat acısı 21 yıldır sürüyor, içimizde hala hissediyoruz o derin sızıyı...Allah bir daha o AN' ı yaşatmasın... Kaybettiğimiz her canı rahmetle anıyoruz yine 17 Ağustos'ta , vicdanı ve hafızası olan her insan gibi!

NOT: Bugün aynı acıyı İzmir'de yaşıyoruz. Dualarımız şimdi İzmir için...