"Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takva üzerine kurulan mescit içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever." (TEVBE 108)

TAKVA ÜZERİNE KURULAN MESCİD

İlk günden takva üzerine kurulan mescit, Küba Mescidi'dir. Takva kavramı; Allah korkusunu, Allah sevgisini ve Allah'a saygıyı birlikte ihtiva eden bir kavramdır. Mescid-i Dırar, bu mescidin karşısında, paralel bir mescid olarak Münafıklar tarafından kurulmuştur. Dırar kavramı: zarar ve ihanet anlamındadır. İhanet ortaya çıkınca bu mescit yıkılmıştır.

Ebu Said el-Hudri(r.a) demiştir ki: "İki adam, ilk günden itibaren takva üzere kurulmuş olan mescidin hangi mescit olduğu hususunda tartıştılar. Biri: "Bu Küba mescididir." dedi. Diğeri de; "Bu Resulullah'ın mescididir" dedi. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyurduki; "O, benim şu mescidimdir." Sonra da Resulullah Efendimiz (s.a.v) şu mesajı verdi: "Onların hepsinde hayır vardır."[1]

Bizim tüm rivayetlerden vardığımız sonuç şudur: Medine'deki Mescidler arasında kıyas söz konusu olduğunda Mescid-i Nebevi ilk sırayı alır. Mescid-i Küba, fazilet bakımından Medine'deki mescitlerin ikincisidir. Her iki mescid de Resulullah Efendimiz (s.a.v) tarafından yaptırılmıştır. Her ikisi de Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) mescididir. Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) mesajında olduğu gibi: "Takva üzere kurulan mescidlerin hepsinde hayır vardır."

Resulullah Efendimiz (s.a.v), Kuba mescidini, 622 yılında, Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde, Medine'ye girmeden önce Kuba'ya ilk gelip konakladığında inşa etmiştir. Rivayetlere göre; bu mescidin kıble yönünü de Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) bizzat Hz.Cebrail göstermiştir. Bu Mescid, şehir merkezinin dışında kalsa da Medine'de inşa edilen ilk mesciddir. Bu mescidden 6 ay sonra, Medine merkezinde ilk inşa edilen mescid de Mescid-i Nebevi'dir.

Yine rivayetlerden Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) Kuba mescidinde namaz kılmayı çok sevdiğini öğreniyoruz. Resulullah Efendimiz, (s.a.v) Medine dışında olmasına rağmen haftada birgün, bazen binekli bazen de yayan Küba mescidini ziyaret ederdi.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) ashabını Kuba mescidinde namaz kılmaya teşvik etmiş ve "Kuba mescidinde namaz umre gibidir" buyurmuştur.[2] Allah (c.c.) kabul etsin, bu fakire umre nasib olduğunda, arkadaşlarımızla Resulullah'ın (s.a.v) sünnetini yerine getirmek için bir Cumartesi sabahı Küba mescidine yürüyerek gidip namaz kılmıştık. Bu yürüyüşün manevi zevkini tarif edemem. Bir de Uhud şehitliğine yapılan yürüyüşün tarif edilmez bir güzelliği var ki hiç sormayın. Allah hepimize tekrar tekrar nasib etsin.

HÜLASA: Mescid-i Dırar sözkonusu olduğunda benim aklıma hemen FETÖ'nün paralel yapılanması gelir. İslam'a zarar verme hedefi ile kurulan tüm okullar, yurtlar, dershaneler, mescidler, kurum ve kuruluşlar, birer Dırar Mescidi hükmündedir ve yıkılmaya mahkumdur. Bunlar birer fitne ve fesat yuvalarıdır. Bu konuda Tevbe Suresi 109. ayet-i kerime tabiri caizse son noktayı koymaktadır: "Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez."

NOKTA!