İnegöl coğrafyasında sosyal hayat, kasaba merkezinden ziyade çevrede yer alan köy ve mezraalarda gelişmiştir. İnegöl Ovası, yılın sekiz-dokuz ayında sulak ve batak durumda olduğu için Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan ve Kırımdan göçmen dalgaları gelip yerleşinceye kadar İnegöl Ovası'nda sadece "Su Sığırlık" adıyla anılan Alibey Köyü, "Ulu Çeltikçi" adıyla günümüzdeki Çeltikçi Köyü, "At Oğlanları" adıyla günümüzdeki Cerrah Beldesi ve de "Zindancık" adıyla anılan günümüzdeki Şıbalı Köyü yer almıştır.

MANAVLAR

Diğer köyler, İnegöl Ovası'nın kıyı şeridine tespih tanesi gibi dizilmiştir. Sözgelimi: Kurşunlu, Eymür, Süpürtü, Kulaca, Kozulca, Adabini, Akhisar, Kozören, Kademi, Çoban, Hoca, Îsaören, Deydinler, Orta, Kınık ve Özlüce... Bu köylerin hepsi, yerli köylerdir. Buralarda oturanlar, "manav" adıyla anılmışlardır ki bu isim, ilk yerleşik düzene geçen göçebe Türkler, anlamına gelmektedir. Zikredilen bu köylerin ovayla bağlantılı bölümlerinde sulu tarım-özellikle pirinç ekimiyapılırken plato ve kıraç bölümlerinde kuru tarım yapılmıştır. Ayrıca küçük-baş ve büyükbaş hayvan da yetiştirilmiştir.

YENİCE-ADABİNİ

Mesela: Günümüzde "Yenice Beldesi" adıyla anılan Çoban Köy, padişah hassıdır ve beylik koyunları burada yayılmıştır. Sonraki devirlerde "Çoban Köy", Hamza Bey'in atası Yahşi Bey'e dirlik olarak verildiğinden köyün adı, "Yahşi Bey Karyesi" olarak anılmaya başlamıştır.Adabini Köyü, vakfiyelerde "Sığırtmaçlı karyesi" olarak tescil olunmuştur . Burası "Karasığırı" denen büyük-baş hayvanların geniş çapta yetiştirildiği bir köy olmuştur. Bursa Yeşil Camii vakıfları arasında zikredilmektedir .

"Şıbalı Köyü" diye anılan köyün eski adı, "Zindancık"tır. "Çeltikçi Köyü" gibi burası da Pirinç yetiştirme merkezidir ve Adabini Köyü gibi burası da Bursa Yeşil Camii vakıfları arasında yer almıştır. Kozulca, Kulaca ve Supürdü köylerinde İnegöl ovasıyla bağlantılı bölümlerinde sulu tarım yapılırken kıraç bölgelerinde kuru-ziraat yapılmıştır. Ayrıca büyük-baş ve küçük-baş hayvan yetiştirilmiştir.

Eymür Köyü ve Kurşunlu Beldesi, derbendci köylerdir. "Güde" adıyla anılan Kurşunlu köylüleri, Ahi derbendi'ni korumakla yükümlü olmuşlar ve "tekalif-i divaniye" adı verilen devlet vergisinden muaf tutulmuşlardır. "Ağa Mir" ismiyle anılan Eymür Köyü sakinleri de Muzal Derbendi'ni korumakla yükümlü tutulmuşlar ve de "tekalifi divaniye" adı verilen devlet vergisinden bunlar da muaf tutulmuşlardır. Fetih sonrasında İnegöl Ovası'nda "Su Sığırlık" adıyla günümüzdeki Alibey Köyü kurulmuştur. Yıldırım Beyazııt vakıfları arasında yer alan bu köyde manda ve camus adıyla anılan büyükbaş hayvan yetiştirilmiştir.

CERRAH

Günümüzdeki Cerrah Beldesi, "At Oğlanları karyesi" olarak anılmış ve burada savaş ve muharebelerde kullanılmak üzere at ve katır cinsi hayvanlar yetiştirilmiş ve de eğitilmiştir. Domaniç dağlarından İnegöl Ovası'na inen bütün akarsular, "ark" adı verilen yekdiğerine paralel yüzlerce kanal açılarak ovaya inen dere suları dağıtılmış ve pirinç ekiminde değerlendirilmiştir.İnegöl ovası, Osmanlı'nın pirinç anbarı olmuştur.

BEYLİK HANI

Cafer Paşa 1727 yılında İshak Paşa İmareti çevresinde oluşan ticari faaliyetlerin yoğun bir şekilde yapıldığı ve pazarların kurulduğu merkezi alanda "Beylik Hanı"nı yaptırmış ve burası, ekonominin merkezi olmuştur. 1396 yılında Yıldırım Beyazıt, İnegöl'de Cuma Camii'ni ve Yıldırım Hamamı'nı inşa ettirerek ilk imar hareketini başlattıktan sonra 1469 yılında da İshak Paşa, İnegöl'de kendi adıyla anılan cami merkezli imaretini inşa ettirerek hizmete koymuştur. Bedre deresi'nden kapalı bir kanalla aldığı içme suyunu hem imaretinin şadırvanına ve hem de mahalle çeşmelerine getirip akıtmıştır (DEVAM EDECEK)

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR