İshak Paşa, aslında, İsa Beyin oğlu İbrahim Ağa'nın oğlu olduğu halde babasına değil de dedesi İsa Bey'e nisbet olunmuştur. İshak Paşa, "İsabey- zade" lakabı ile şöhret bulmuştur.

Muhtemelen dedesi İsa Bey, Timur'a esir düşen Yıldırım Bayezid'i, Koca Firuz Beyle birlikte katıldığı kurtarma operasyonunda öldüğü için oğlu İbrahim Ağa, babasına dirlik olarak verilen İsaören Köyü'ndeki arazileri işletmekle meşşğul olmuş ve devlet hizmeti üstlenmemiştir.

Ancak oğlu İshak Paşa'yı, Amasya beylerinden Yergüç Paşa'nın maıyyetine vermiştir. Yergüç Paşa'nın maıyyetinde maliyeci olarak yetişen İshak Paşa, Kastamonu beyi İsfediyar Bey'in kızı Sultan Hatun ile evlenmiştir.

Diğer yandan Fatih Sultan Mehmed Han, Kastamonu ve Sinop'u feth ettikten sonra Kastamonu beyi, İsmail Bey'e Yenişehir, Yarhisar ve İnegöl'ü dirlik olarak verince İshak Paşa'nın hanımı Sultan Hatun, kuzeni İsmail Beye dirlik olarak verilen İnegöl'e gelip yerleşmiştir.

Kastamonu ve Sinop'un fethi esnasında Anadolu beyler beyliğine getirilen İshak Paşa, Ankara' da kalmakla birlikte baba ocağı İnegöl ile de yakinen ilgilenme imkanı bulmuştur.

İsabeyzade İshak Paşa, Anadolu beylerbeyi sıfatıyla oturduğu Ankara ve Kütahya coğrafyalarında hamam, tekke ve zaviye olarak bir takım hayri eserler vücuda getirmiştir.

1469 Yılında Fatih Sultan Mehned'e sadrazam olunca da eşi Sultan Hatun'un ikamet ettiği ve kendisinin de baba ocağı olan İnegöl'de cami merkezli görkemli bir imaret inşa ettirmiştir ki bu imaret, bir cami; kervansaray; hamam; türbe ve 12 Dükkandan oluşmuştur.

İshak Paşa, Sultan II. Beyazıt devrinde ikinci defa sadrazam olunca da bu kerre İnegölde'ki imaretine bir medrese ilave etmiştir.

İshak Paşa, Arapça kaleme alınmış 1486 tarihli vakfiyesi ile bu tesislerin işletilmesine ilişkin zengin vakıf akarları bırakmıştır. Şu kadar var ki İshak Paşa, "evladiyyet esasına göre" düzenletip tescil ettirdiği bu vakfiye ile vakıf hizmetlerinin yürütülmesini ve de denetlenmesini, azadlılarına, yani: hürriyete kavuşturduğu köle ve de cariyelerine bırakmıştır.

Dikkati çeken husus, söz konusu vakfiyede cami ile ilgili olarak-sadece - imamet ciheti zikredilmiş; hitabet cihetine yer verilmemiştir. Bu nedenle Sultan II. Abdülhamid devrinde 1876-1877 Yılında İshak Paşa Camii ve Külliyesi, mazbut vakıflar arasına alınarak devletçe cami üzerinde geniş bir tadilat yapılmıştır.

Tadilat yapılmadan önce uzun yıllar İshakpaşa Camii, çarşı ve esnaf camii olarak kullanılmış; ve burada halka hitabet hizmeti, sunulmamıştır.

Ancak İshakpaşa Camii, mazbut vakıflar arasına alınınca; onarım ve tadilat sonrasında camiye, ahşap bir minber konmuş ve cemaate hutbe hizmeti sunulmuştur. Ayrıca Camiye ahşap bir kürsü konarak İnegöl İshakpaşa Camii'nde halka, vaaz ve sohbet hizmeti de sunulmaya başlamıştır. Açıkça görülüyor ki tarihi süreç içinde İnegöl'deki sosyal hayatı, geliştiren ilk imar faaliyetini Yıldırım Beyazıt, gerçekleştirmiştir.

İkinci imar faaliyetini de Fatih Sultan Mehmed Han ve oğlu II. Bayezid devrinde iki defa sadaret makamına getirilen Amasya kökenli ve İnegöl doğumlu İsabeyzade İshak Paşa, gerçekleştirmiştir.

Dikkati çeken husus, İshak Paşa'nın tesis ettiği imaret çevresine, sanat ve de ticaret erbabından oluşan azadlı kölelerini yerleştirmesi ve imaretle ilgili tüm hizmetlerin de bunlar, aracılığı ile yapılmasını vakfiyesinde ön görmüş olmasıdır.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR