AYNA KIRILMASI UĞURSUZLUK GETİRİR Mİ?
Aynanın kırılması tabiki uğursuzluk filan getirmez. Ayna kırılmasının uğursuzluk getireceğine olan inanış, eski batıl inançlardan biridir. Peki böyle bir yanlış inanış nerden doğmuş?
AYNALAR YALAN SÖYLEMEZ
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalındaki kötü kalpli cadının aynaya sorduğu bir soru vardır: “Ayna, ayna! Söyle bana. Var mı bu dünyada benden daha güzeli?”. Ayna, cevap verir; “Evet kraliçem Pamuk Prenses bu dünyanın en güzel kadınıdır”. Masalda da geçtiği üzere aynalar yalan söylemez.
Peygamberleri yok sayan Batı kaynaklı tarihçilere göre bu inanışın kökeni ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesine dayanmaktadır.
Batı tarihçilerine göre ilk insanlar mağara adamıdır ve ilkeldir. Göllerde veya su birikintilerinde, kendi aksini gören ilkel insan şaşırmıtır. Bunun kendisinin ruhu olduğunu düşünmüştür. Suyu bulandırıp görüntüsünün kaybolmasına neden olanları da düşman bilmiştir.
Gördüğünüz gibi bu batıl inanış gibi batılı tarihçilerin sözde bilim adına söyledikleri de saçma.
Kuran-ı Kerim başta olmak üzere semavi tüm kutsal kitaplara göre ilk insan Hz. Adem’dir. Çok üstün bilgiye ve yeteneğe sahiptir. Ayna gibi bir çok eşyanın kullanımını cennet hayatından beri bilmektedir.
MISIR
Biz yine dönelim batılı tarihçilerin kayıtlarına. Tarihçilere göre ilk aynaların kullanılışı eski Mısır devirlerine rastlar. Eski Mısır’da ayna ölümsüzlüğün ve güzelliğin sembolüdür.
Mısır aynaları; pirinç, bronz, gümüş hatta altın gibi metallerden yapılmış ve çok iyi parlatılmış yüzeylerden oluşuyordu. Kırılmaları mümkün değildi.
Mısır putperest inancında bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün o insanın ruhunun bir yansıması olduğuna inanılıyordu. Yine bu inanışa göre şeytanlaşmış kötü insanların ruhları olmazdı dolayısıyla aynada suretleri görünmezdi.
Bu yaklaşıma göre cam kapların yapılmaya başlanılmasından sonra da, yansıyan görüntünün ruhun bir yansıması olduğu inancı devam etti. Cam aynalar kırılınca, ruhun da kırıldığına ve vücudu terk ettiğine inanılıyordu.
İLK AYNA ANADOLU’DA BULUNMUŞTUR
2006 yılında Dr. Jay Enoch’un yaptığı araştırma sonucunda Anadolu topraklarında 8 bin yıl önce topraktan ve cilalı obsidyenden ayna kullandıklarını ortaya koymuştur.
Arkeolog James Mellaart tarafından Çatalhöyük’de M.Ö. 6000 yılında ait bilinen en eski ayna bulunmuştur. Yaklaşık 3000 yıl sonra Mısırlılar değerli metallerin yanı sıra son derece parlak bakır ve bronzdan metal aynalar yapmışlardır. Mezopotamyalılar, Yunanlılar, Çinliler ve Romalıların da bronz ve bakırdan yapılmış aynalar kullandıkları belirlenmiştir.
ROMA
Milattan sonra ilk asırda Romalılar bu uğursuzluğun süresini 7 yıla çıkardılar.
Romalılar hayatın her yedi senede bir kendini yenilediğine inanıyorlardı. Aynanın kırılması sonucu tahrip olan ruhun ve insanın sağlığının 7 senede düzeldiğine inanıyorlardı.
Bu batıl inanç, 15. yüzyılda İtalya'da, Venedik şehrinde, arkası gümüş kaplı, çok
kolay kırılabilir ve pahalı ilk aynaların yapılması ile birlikte iyice yayıldı.
AYNA KIRILIRSA
Peki ayna kırılınca bunun bir telafisi yok muydu? Bunun da çaresi bulunmuştu.
Aynanın kırılan parçaları toplanır ve güneye doğru akan bir ırmakta yıkanırdı. Veya kırık ayna toprağa gömülürdü. Böylece kişi, kırılan aynasının zararından kurtulabirdi. Ancak kırılan parçaları alıp evden çıkarken ayna kırıklarına bakmamak gerekiyordu.
AYNA NEDEN ÖRTÜLÜR?
Yatak odalarındaki aynaların üzerleri neden örtülür?
Kullanılmadığı zamanlarda ruh ayna içinde hapsolmasın diye ayna örtü ile kapatılırdı.
Ölen bir insanın evindeki aynaların da üzerleri örtüldü. Böylece ruh aynadan kolaylıkla çıkar ve semaya uçardı.
Demek ki bu batıl inanışın temeli putperest Mısır ve Roma medeniyeti imiş. Hiçbir bilimsel, doğal ve gerçek dayanağı yok. Kırılan aynadan korkmayın. İhtiyacınız varsa yenisini alın.
Biz de bu yazımızda kırık ayna resmi hiç paylaşmadık dikkat ederseniz. Ne olur ne olmaz. :) Şaka yapıyoruz tabi...
