Kur’an, Allah tarafından, indirilen son kitap olup  Allah’ın insanlara son seslenişidir. Son kitap olması nedeniyle önceki kitapların bilgisini de içermektedir. Allah’ın kelamı olması niteliğiyle önceki kitapları tasdik edici; son kitap olması niteliği ile de önceki kitaplara hakem olma gibi bir ayrıcalığa sahiptir. Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: “Allah’ın Kitabı’nda sizden öncekilerin bilgisi ve sizden sonrakilerin haberi vardır. Aranızdaki meselelerin hükmü ondadır...” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 14)

Altı iman esasından biri kitaplara imandır. Bu bağlamda Kur’an imanın konusudur. İman ise kalbin eylemidir. Kalbi tasdik olmadan imandan söz etmek mümkün değildir. Kalpte meydana gelen tasdik, dili, dilde meydana gelen tasdik ise eylemleri etkilemektedir. Zümer suresinde şöyle buyrulur: “Allah, kendi içinde uyumlu, gerçekleri tekrar tekrar dile getiren bir kitap olarak sözlerin en güzelini indirdi. Rablerinden korkanların onun etkisiyle tüyleri ürperir, sonra yine Allah’ı anmaya yönelerek bedenleri ve kalpleri huzura kavuşur...” (Zümer, 39/23)

Yukarıdaki ayette de ifade edildiği gibi Kur’an, imanla okunduğunda sadece kalbimizi değil kalıbımıza da tesir eden etkileyici, mest edici beliğ bir metin özelliğine sahiptir. Dil dîli(gönül), dîl (gönül) ise deriyi etkilemektedir. Meydana gelen ürperti iç âlemde imanî bir coşkuya neden olmaktadır. Böylece iman kuvvet bulmakta ve daha da güçlenmektedir. Enfal  suresinde bu hususa şöyle işaret edilmektedir: “Müminler o kimselerdir ki, Allah’ın adı geçtiğinde yürekleri titrer, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda bu onların imanlarını arttırır.” (Enfal, 8/2)

Kur’an’ın isimlerinden biri de “ez-Zikr” yani zikirdir. Kur’an okumak, Allah’ı zikretme yollarından en önemlisidir. “Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Ra’d, 13/28)

İstanbul'da muhtar adayının çakarlı konvoyuna soruşturma! İstanbul'da muhtar adayının çakarlı konvoyuna soruşturma!

 

Allah’tan gafil olmak kalbi helak eden bir zehirdir. Heva ve arzulara uyarak Allah’a isyan hastalık yapan bir derttir. Allah’ı bilmek ise kalbi dirilten bir panzehirdir. Heva ve arzularının aksine Allah’a itaat kalbe şifa veren ilaçtır. Marifetullah yani Allah’ı tanıtması nedeniyle Kur’an kalplerin şifa kaynağıdır. “Ey insanlar! İşte size  rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi.”  (Yunus, 10/57)

 Hz. Ömer Kur’an’ı dinleyerek gönlüne şifa bulmuş, Hz. Ebu Bekir Kur’an’ı okuyarak birçok Mekkeli müşrikin gönlünün şifası olmuştur. Günümüzde de yine birçok insan Kur’an’ı okuyarak veya dinleyerek gönlünün şifasını bulmakta ve doğruya ulaşmakta, istikametini bulmaktadır.

Bedeni ayakta tutan ruhtur. Ruh çıkınca insan ceset olur ve çürümeye başlar. Kur’an’da dünya hayatının ruhudur. Kur’an’sız kalan fert ve toplumlar ruhsuzlaşır ve çürümeye yüz tutarlar. Bu hususa ayette şöyle işaret edilir:  “İşte böylece sana da kendi buyruğumuzla bir ruh (Kur’an) vahyettik...” (Şûrâ, 42/ 52-53) Bu itibarla Kur’an’sız kalan zihinler, yıkılmış hanelere ve ölülerin defnedildiği kabristanlıklara benzetilmiştir. “Kalbinde ve hafızasında Kur’an’dan hiçbir şey bulunmayan kişi, “harabe bir eve” benzer.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 18) “Evlerinizi kabristanlığa çevirmeyin. Bakara suresinin okunduğu eve şeytan girmez.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 3118)

Kalp altüst olma ve çevrilme özelliği nedeniyle bu ismi almıştır. Kalbi çalkantı, savrulma ve fırtınaların etkisinden korumak için sağlam bir dayanak noktası gerekir. Kalbimizi selamete çıkaracak liman, İslam’dır. Bu nedenle peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dua etmiştir: “Ey kalpleri bir hâlden bir hâle çeviren Rabbim, benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.” (Tirmizî, Deavât, 89) Pusula ise Kur’an ve sünnettir. “Size öyle bir şey bıraktım ki ona sıkı sarılırsanız sapıtmazsınız: Allah’ın Kitabı.” (Müslim, Hac, 147) “Sözün en güzeli, Allah’ın kitabı, hidayetin (yolun) en güzeli ise Muhammed (s.a.s.)’in yoludur.” ( Buhari, Edeb, 6098)

Yukarıda bahsedilen şifanın gerçekleşmesi  ve Kur’an’ın yolunu tutmak için onu anlayarak okumak gerekmektedir. Zira Kur’an’la en sağlıklı ilişki okuma, anlama ve yaşamayı içine alan üç boyutlu bir ilişkidir. Nitekim sahabenin ilişkisi böyle bir ilişkiydi. Abdullah b. Mesud’un aktardığına göre sahabe on ayeti öğrenince, manasını ve yaşamasını da öğrenmeden diğer ayetleri öğrenmeye geçmezlerdi.

Dr. Faruk Çelik / Kestel Müftüsü

Editör: Ramazan Yavuz