Gökkuşağının oluşumu için öncelikle güneş ışığı, su damlaları ve uygun bir gözlem açısı gerekiyor. Güneş ışığı, aslında farklı renklerden oluşan bir ışık demetidir. Bu renkler, bir prizmadan geçtiğinde olduğu gibi, su damlalarında da kırılır ve yansır. Her bir su damlası, minik bir prizma gibi davranarak güneş ışığını parçalara ayırır ve gökyüzünde rengârenk bir yay oluşturur.
Gökkuşağının Renkleri Neler?
Gökkuşağının en dıştaki rengi kırmızı, içe doğru sırasıyla turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor olarak sıralanır. Bu renklerin sıralanışı, ışığın farklı dalga boylarına sahip olmasından kaynaklanır. Kırmızı ışık, en uzun dalga boyuna sahip olduğu için en az kırılır ve gökkuşağının en dış kısmında yer alır. Mor ışık ise en kısa dalga boyuna sahip olduğu için en çok kırılır ve gökkuşağının en iç kısmında yer alır.
Gökkuşağı Neden Tam Çember Değil?
Aslında gökkuşağı tam bir çember şeklinde oluşur. Ancak bizler, yerden baktığımız için genellikle çemberin sadece bir kısmını görebiliriz. Uçaktayken veya yüksek bir tepeden baktığımızda ise gökkuşağını tam bir çember olarak gözlemleyebiliriz.
Gökkuşağı Sadece Yağmur Sonrası mı Görülür?
Gökkuşağını genellikle yağmur sonrası görmemizin nedeni, havada bol miktarda su damlacığı olmasıdır. Ancak şelaleler, fıskiyeler veya sisli havalarda da gökkuşağı oluşabilir.
Gökkuşağının Bize Verdiği Mesaj
Gökkuşağı, sadece bilimsel bir olay olmakla kalmaz, aynı zamanda birçok kültürde farklı anlamlara gelir. Bazı kültürlerde gökkuşağı, umudun, bereketin ve yeni başlangıçların sembolü olarak kabul edilir. Yağmur sonrası gökyüzünde beliren gökkuşağı, tıpkı zorlukların ardından gelen güzel günler gibi, bize umut verir.
PEKİ SİZ GÖKKUŞAĞI GÖRDÜĞÜNÜZ DE HALA HEYECANLANANLARDAN MISINIZ ?😊