Halk arasında çok fazla bilinmeyen ama önemli bir hastalık olan akciğer tansiyonu ya da tıbbi adıyla “pulmoner hipertansiyon”, akciğerlerdeki atardamarların basıncının normalden fazla olması durumudur. Kalpten akciğerlere giden damarlarda daralma ya da tıkanıklık geliştiğinde, bu bölgede yüksek tansiyon oluşur.
Zamanla kalbin sağ tarafı bu yüksek basınca karşı çalışmakta zorlanır ve kalp yetmezliği gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Hastalık, başlangıçta sessiz seyredebilir ama ilerledikçe gündelik yaşamı bile etkileyen belirtilerle kendini belli eder.
Özellikle uzun süredir geçmeyen öksürük, nefes darlığı, yorgunluk gibi şikayetler varsa dikkatli olunmalıdır. Akciğer tansiyonu, bazı kişilerde altta yatan başka hastalıkların sonucu olarak da gelişebilir.
Geçmeyen Öksürük Neden Dikkate Alınmalı?
Mevsimsel grip, soğuk algınlığı ya da alerji gibi nedenlerle ortaya çıkan öksürük genellikle birkaç hafta içinde geçer. Ancak üç haftayı geçen, kuru ve inatçı bir öksürük varsa bu durum sıradan bir enfeksiyondan daha ciddi bir tabloyu işaret ediyor olabilir.
Akciğer tansiyonu hastalarının önemli bir kısmında, geçmeyen öksürük ilk belirtilerden biridir. Bu öksürük çoğu zaman gece artar ve kişi uykudan uyanmak zorunda kalabilir. Herhangi bir balgam üretmeyen, derin nefes almayı zorlaştıran bu öksürük tipi, ihmal edilmemelidir.
Nefes Darlığı ve Çabuk Yorulma En Yaygın İşaretler
Pulmoner hipertansiyonun diğer sık belirtileri arasında nefes darlığı ve ani yorulma yer alır. Özellikle merdiven çıkarken, kısa mesafeli yürüyüşlerde ya da yokuş çıkarken yaşanan aşırı yorgunluk, kalp ve akciğerlerde bir problem olduğuna işaret edebilir.
Normalde sorun yaratmayan günlük aktiviteler bile kişiye ağır gelmeye başlar. Kimi hastalar, bu durumu yaşlılığa ya da hareketsizliğe bağlasa da bu tür değişiklikler dikkatle izlenmeli ve ihmal edilmemelidir.
Göğüs Ağrısı ve Çarpıntı İleri Evre Belirtisi Olabilir
Hastalık ilerledikçe kalp daha fazla zorlanır. Bu da göğüs ağrısı, kalp çarpıntısı ve baş dönmesi gibi şikayetleri beraberinde getirir. Bazı hastalar, özellikle istirahat halinde bile göğsünde baskı hissi tarif eder.
Kalbin sağ tarafı bu yüksek basıncı karşılayamayınca genişlemeye başlar ve bu durum tüm vücut sistemini etkileyebilir. Vücutta su tutma, ayaklarda ve bacaklarda şişlik gibi belirtiler de akciğer tansiyonunun ileri evre işaretleri arasında yer alır.
Hastalığın Nedenleri Arasında Hangi Etkenler Var?
Akciğer tansiyonu birden fazla nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda tam olarak nedeni bulunamayabilirken, çoğu zaman altta yatan başka bir hastalığın sonucu olarak gelişir. Bunlar arasında:
-
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH)
-
Uyku apnesi
-
Kalp kapak hastalıkları
-
Bağ dokusu hastalıkları (örneğin skleroderma)
-
Karaciğer sirozu
-
HIV enfeksiyonu
-
Akciğer embolisi gibi durumlar sayılabilir.
Ayrıca, bazı ilaçlar ve toksik maddeler de hastalığı tetikleyebilir. Genetik yatkınlık da riski artıran bir başka etkendir.
Tanı Koymak İçin Hangi Yöntemler Kullanılır?
Akciğer tansiyonu tanısı, hastanın şikayetlerini dikkatle dinlemekle başlar. Ardından çeşitli testlerle bu belirtilerin nedeni araştırılır. İlk olarak kalp ultrasonu (EKO), elektrokardiyogram (EKG), göğüs röntgeni ve solunum fonksiyon testleri uygulanır.
Kesin tanı ise genellikle sağ kalp kateterizasyonu adı verilen özel bir işlemle konur. Bu işlem sırasında kalbin sağ tarafına ince bir kateterle girilerek, akciğere giden damarlardaki basınç doğrudan ölçülür. Bu test, hem tanı koymada hem de hastalığın derecesini belirlemede önemlidir.
Tedavi Yöntemleri Hastalığın Türüne Göre Değişir
Pulmoner hipertansiyonun tedavisi, hastalığın nedenine ve derecesine göre planlanır. Eğer hastalık başka bir sağlık sorununun sonucuysa, öncelikle o sorun tedavi edilir. İlaç tedavisinde damarlarda genişleme sağlayan ve kalbin yükünü azaltan çeşitli ilaçlar kullanılır.
Bazı hastalarda oksijen tedavisi, su atıcı ilaçlar veya kan sulandırıcılar da reçete edilebilir. İleri evre hastalarda kalp ve akciğer nakli gibi daha ciddi müdahaleler gündeme gelebilir. Ancak erken teşhisle tedaviye başlamak, yaşam kalitesini ciddi ölçüde artırır.
Kimler Daha Fazla Risk Altında Bulunuyor?
Sigara içenler, uzun süreli kronik hastalıkları olanlar, sürekli hareketsiz kalanlar ve genetik yatkınlığı olanlar daha yüksek risk altındadır. Ayrıca kadınlarda, özellikle 30-60 yaş arasında, hastalık daha sık görülür.
Uzun süreli nefes darlığı, açıklanamayan yorgunluk ya da geçmeyen öksürük gibi belirtiler varsa, bir göğüs hastalıkları ya da kardiyoloji uzmanına başvurulması önerilir.
Erken Tanı Hayat Kurtarabilir?
Akciğer tansiyonu, geç fark edildiğinde geri dönüşü olmayan kalp ve akciğer hasarlarına yol açabilir. Bu yüzden erken tanı ve düzenli takip oldukça önemlidir. Hastalık kontrol altına alındığında, hastaların yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde artabilir.
Bu nedenle, özellikle üç haftayı geçen öksürük, nefes darlığı, göğüs sıkışması gibi belirtiler hafife alınmamalı, mutlaka uzman görüşü alınmalıdır.