Son zamanlarda, Alzheimer hastalığına bağlı vakaların artış gösterdiği alarm verici bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Alzheimer, genellikle unutkanlık ile özdeşleştirilse de, yapılan yeni araştırmalar bu hastalığın belirtilerinin yalnızca unutkanlıkla sınırlı olmadığını gösteriyor. Alzheimer, beyin hücreleri arasındaki iletişimi engelleyen ve zamanla hafıza, düşünme ve davranışlarda ciddi sorunlara yol açabilen bir nörodejeneratif hastalıktır.

Bu hastalık kol geziyor: Aman dikkat

Unutkanlık Sadece Bir İşaret: Alzheimer hastalığının en bilinen belirtisi olan unutkanlık, artık tek başına bir uyarıcı olarak görülmüyor. Hastalık, bilişsel işlevlerde geniş kapsamlı bir düşüşe neden olabilir. Bu düşüş, karmaşık düşünce yeteneklerini, dil becerilerini ve karar verme yeteneğini içerir.

Takıntı ve Dikkat Sorunları: Yapılan araştırmalar, Alzheimer hastalarında sıkça takıntılı düşünce ve davranışların ortaya çıktığını göstermektedir. Ayrıca, dikkat eksikliği ve odaklanma sorunları da hastalığın erken belirtileri arasında yer alabilir.

Duyma ve Görmede Sorunlar: Alzheimer hastaları, duyma ve görme yeteneklerinde de değişiklikler yaşayabilirler. Sesleri ayırt etme, renkleri tanıma gibi basit görevlerde güçlük çekebilirler.

Ruhsal ve Duygusal Değişimler: Hastalık, kişilikte ve duygusal tepkilerde de belirgin değişikliklere yol açabilir. Hasta, daha önce tanıdık gelen kişilik özelliklerinden sapabilir ve ruhsal dengesizlikler yaşayabilir.

Bilişsel Yeteneklerde Genel Düşüş: Alzheimer ilerledikçe, bilişsel yeteneklerde genel bir düşüş gözlemlenir. Hasta, günlük yaşam aktivitelerini sürdürmede zorlanabilir ve yakın çevresi ile iletişimde sorunlar yaşayabilir.

Erken Tanı ve Tedavi Önemli: Alzheimer hastalığına erken tanı koymak, tedavi seçeneklerini artırabilir ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Bu nedenle, belirtileri fark eden bireylerin uzman bir sağlık profesyoneline başvurması önemlidir.

Alzheimer hastalığıyla mücadele, yalnızca unutkanlık belirtilerine odaklanmak yerine geniş bir perspektife sahip olmayı gerektirir. Bu hastalık, bilişsel, duygusal ve fiziksel birçok alanda değişikliklere neden olabilir. Erken tanı ve uygun tedavi ile hastalığın etkilerini azaltmak mümkün olabilir. Bu nedenle, toplum genelinde farkındalık oluşturmak ve düzenli sağlık kontrolüne önem vermek, Alzheimer hastalığına karşı mücadelede kritik bir rol oynamaktadır.

Alzheimer hastalığı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık sorunu olarak tanımlanmış ve son yıllarda hızla artış göstermiştir. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Faik İlik, bu artışın temel nedenini yaşlı nüfusun artışına bağlamıştır. Yaş ortalamasının yükseldiği Türkiye ve dünya genelinde Alzheimer hastalığına yakalanma riski de artmaktadır.

Yapılan çalışmalarda genetik geçişin yüzde 5 olduğu gözlemlenmiştir, bu da Alzheimer hastalığının genetik faktörlere bağlı olarak gelişme oranının düşük olduğunu göstermektedir. Doç. Dr. Faik İlik, kaliteli bir yaşam sürerek, Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltmanın mümkün olduğunu belirtmiştir.

Geçitte mahsur kalan tıra tren çarptı Geçitte mahsur kalan tıra tren çarptı

Alzheimer hastalığı, genellikle 65 yaş ve üstü bireylerde daha sık görülse de, erken yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. Hastalık, düşünce ve hafıza bozukluklarına ek olarak davranışsal belirtiler de gösterir. Unutkanlık ilk belirti olarak ortaya çıksa da, zamanla günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilir.

Nöroloji Uzmanı, sadece unutkanlık durumlarının Alzheimer hastalığına işaret etmeyeceğini ve bilişsel fonksiyonlarda yaşlanmaya bağlı olarak unutkanlığın normal olduğunu vurgulamıştır. Ancak, unutkanlığın günlük yaşamı ciddi şekilde etkilediği durumda, Alzheimer hastalığından şüphelenilebileceğini belirtmiştir.

Ayrıca, yapılan çalışmalarda obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hastalarının Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle stresten uzak durmanın ve düzenli olarak açık havada yürüyüş yapmanın, Alzheimer hastalığına karşı koruyucu olabileceği belirtilmiştir.

Doç. Dr. Faik İlik, Alzheimer hastalığının sadece hastalar için değil, aynı zamanda hasta yakınları için de zorlayıcı bir süreç olduğunu vurgulamıştır. Hastalığın ilerleyen evrelerinde gözlemlenen davranışsal semptomlara karşı etkili tedaviler bulunduğunu belirtmiş ve gelecekte daha etkili tedavi yöntemlerinin ülkemize gelebileceğini ifade etmiştir.

Kaynak: İHA