Sultan Abdülaziz (1861-1876), iri cüsseli ve pehlivan yapılı bir vücuda sahiptir . Takriben 110 kilo ağırlığındadır. Beste yapacak kadar musiki şinastır ; spora ve özellikle av ve güreş sporuna son derece düşkündür . 1839 yılında yayınlanan "Gülhane Hatt-ı Hümayunu"nda gerçekleştirilmesi öngörülen sivil yapılanma gereği 1840'lı yıllarda İnegöl'de bir "emlak-ı şahane bina kompleksi" inşa edilmiştir.

1864 yılına gelindiğinde "Nahiye merkezleri" , ihdas olunmuştur. Nahiye merkezlerinin başına da "müdür" unvanı ile bir yönetici atanması, ön görülmüştür.Söz konusu nizamna- meye göre yeni yönetim birimleri üstten aşağıya doğru şöyle sıralanmıştır : vilayet- kaza- nahiye ve köy olarak dört idari ünite oluşturulmuştur.Vilayet merkezinde en üst görevli "vali" olurken kaza merkezinde en yetkili yönetici, "kaymakam" olmuştur. "nahiye" merkezinde en üst yönetici "müdür" olurken "köy" de en yetkili yönetici "muhtar" olmuştur.

1842-1864 yılları arasında uygulanan nizamname gereği kazalarda en yetkili kişi, "emlak-ı şahane müdürü" olurken yapılan yeni uygulamada kazalarda en yetkili kişi "kaymakam" olmuştur. 1842 yılında İnegöl kazası'na ilk defa bir "emlak-i şahane müdürü" atanmıştır.Bu atamanın tabii sonucu olarak günümüzdeki İnegöl belediye başkanlığı binasının yerine geniş müştemilatı bulunan bir "emlak-ı şahane binası" inşa edilmiştir.

İNEGÖL HÜKÜMET KONAĞI: 1864 yılından sonra yapılan idari uygulama sırasında söz konusu bina, yeni baştan onarılarak "hükumet dairesi" haline getirilmiş ve "kaymakam" adını alan en yetkili yönetici de devlet hizmetlerini bu binada yapmıştır. 1940'lı yıllara gelindiğinde ise söz konusu hükumet dairesinin yerine, Cumhuri idarenin bir prestij binası olmak üzere; günümüzde İnegöl belediye başkanlığı olarak kullanılan kargir bina kompleksi, aslında "İnegöl hükumet konağı" olarak inşa edilmiştir.

1980'li yıllara gelindiğinde ise : "2 No.lu konut alanında" inşa edilen ve halkın hizmetine sunulan yeni "İnegöl hükumet konağı" halkın hizmetine sunulmuş ve eski hükumet konağı, "İnegöl belediye başkanlığı"na tahsis edilmiştir.

SARI CAMİ VE SULTANIN AV KÖŞKÜ: Sultan Abdülaziz devrinde sultanın sporculuk yönü dikkate alınarak Domaniç'i İnegöl'e bağlayan Yörük Yolu üzerinde ve Mahmudiye Mahallesi'nde hükümdar adına cami merkezli bir "av köşkü" inşa edilmiştir. Çünkü kış mevsiminde geniş bir göle dönüşen "Kara Çayır" üzerindeki su birikimine bol miktarda yaban ördeği gelip indiğinden burası avcılar için çok cazip bir "av alanı" oluşturmakta idi . Yapılan avlanma sırasında eğitilmiş köpeklerin yanı sıra doğan, şahin ve atmaca gibi kuşlar da kullanılmıştır.

"Sırnaz ve Doğanyurdu köyleri ile Çakırca çiftliği" anlatılırken açıklandığı üzere atmaca yavrularına, "çakırca" adı verilirken doğan yavrularına da "sarı" isminin verildiğini söylemiştik. Bu sebepten yapılan av köşkü ile bağlantılı olarak inşa edilmiş olan Mahmudiye Mahallesi Camii de halk arasında "Sarı Camii" olarak anılmıştır.

Sarı Camii ile "Av Köşkü"nün eklentisi olarak inşa edilmiş olan bir kısım yapı, uzun yıllar ayakta kalmıştır. İnegöl Doğan Spor tesisleri olarak halka ve gençlere hizmet vermiştir. 1950'li yıllarda bu tesislerde çay ocağı işleten ve "Kara Eşekli" diye anılan zatın yaptığı çay, halkın dilinde destanlaşmıştır.

ÇİTLİ MADEN SUYU: Sultan Abdülaziz devrinde ele alınmış ve o günün imkanlarına göre o yörede barınma ve dolum tesisleri kurulmuştur. Söz konusu maden suyunu işletmek üzere; merkezi İstanbul'da olan bir ticari şirket kurulmuştur. Mide rahatsızlıklarına ve hazımsızlığa karşı ilaç olarak kullanılan Çitli Maden Suyu şişelenerek Avrupa'ya dahi ihraç edilmiştir. Şişelenerek dolumu yapılan maden suyunu İstanbul'a nakletmek üzere Çitli ve Küçük Yenice/Yenice Müslim köyleri üzerinden geçerek tarihi İpek Yolu'na bağlanan stabilize bir yol da inşa edilmiştir.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR