Hasan Basri:Marşın onun(Mehmet Akif) kıymetli kaleminden çıkmasını can-ı gönülden istiyordum.Nihayet Akif Bey'in yanımda olduğu bir zamanda elime bir kağıt parçası alarak onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.(Merakla yanıma yaklaştı.

Memet Akif:Ne yazıyorsun?

Hasan Basri:Marş.İstiklal Marşı yazıyorum.

Mehmet Akif:Yahu sen ne adamsın?Seçilecek şiire para ödülü verileceğini bilmiyor musun?İçinde ikramiye olan bir işe nasıl katılabiliyorsun?

Hasan Basri:Müsabaka kaldırıldı.Seçilecek şiire ne para verilecek,ne de herhangi bir mükafat yok.Anladın mı? Diye cevap verir.

Mehmet Akif:Ya! dedi.O halde yazalım'

Hasan Basri:Gayet tabi.Yazmalısın.Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç vasıtasından mahrum bırakmamalısın.Fakat marşın yazılması için 48 saatlik bir süre kaldı.

İşte böylece Akif Bey,marşı yazarak bakanlığa vermişti.

Şimdi de marşın yazıldığı günlerdeki yurdumuzun tablosuna bakalım.

Marşın yazıldığı 17 Şubat 1921 tarihinde Türk yurdu baştan başa düşman istilasına uğramış,taş üstünde taş kalmamış.Kurtuluş Savaşı bütün şiddetiyle devam etmektedir.1.İnönü savaşları başlayalı bir ay bir hafta olmuş.İkinci İnönü Savaşı da bu tarihten bir buçuk ay sonra sona erecek ve 26 Ağustos 1922'de başlayan Başkumandanlık Meydan Savaşına ise daha tam bir buçuk yıl vardır.

Fakat Türk Milletinin sonsuz harikalar yaratacağına inanmış olan Mehmet Akif bu ölüm ve dirim savaşının en şiddetli ve en kanlı bir devresinde milletinin istiklal Marşını yazmıştır.

Beş yüz liralık ödül konusunda Mehmet Akif çok hassastı.En büyük korkusu para için yazdığının zannedilmesiydi.O istiklal Marşını yazdığı günlerde maddi sıkıntı içindeydi.Hatta paltosu olmadığı için ceketle gezer,çok soğuk günlerde ise meclise giderken yakın dostu Baytar Şefik Bey'in paltosunu giyermiş.

Şefik Bey bir gün :''Akif Bey,şu ödülü reddetmeyip(O tarihlerde 95 reşat altını alacak miktarda bir ödül) de bir muşamba yahut palto alsaydınız daha iyi olmaz mıydı? Diyecek olmuş.Akif bu söze hiddetlenip ve böyle söylediği için tam 2 ay Şefik'le konuşmamış.

Nihayet bakanlığa teslim edilen şiir 26 Şubat 1921 Cumartesi günü İstiklal Marşı teklifiyle meclis gündemine gelir.Büyük Meclis tarihi günlerden birini yaşıyordu.Milli Mücadelenin serdarı Mustafa Kemal meclise riyaset ediyordu.1 Mart 1921 Meclis ikinci toplantı devresine başlıyordu.Bütün mebuslar hazır,localar dinleyicilerle dolu.Karesi Mebusu Hasan Basri Bey,İstiklal Marşı güftesinin Hamdullah Suphi Bey tarafından meclis kürsüsünden okunmasını teklif eder.Başkan Musfata Kemal Paşa'nın işaretiyle Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver kürsüye çağrılır.Bakan kendine has sesiyle marşı okur.

Millet Meclisi bu şiiri bu sesle dört defa ayakta dinledi.Müzakerelerden 11 gün sonra 12 Mart 1921'de okunan şiir Türk Devletinin Milli Marşı olmuştur.

Akif,İstiklal Marşı'nı Safahat adlı eserine almamıştır.'' İstiklal Marşını niçin Safahat'a koymadınız?''sorusu üzerine verdiği cevap ne kadar asil ve incedir.

Mehmet Akif:Onu millete hediye ettim.;artık o milletindir.Benimle alakası kesilmiştir.Zaten o,milletin eseri,milletin malıdır.Ben yalnız gördüğümü yazdım.

İstiklal Marşı'nı kitabına almadığı gibi kazandığı 500 liralık ödülü de Dar'ül Mesai adlı yoksullara yardım kuruluşuna bağışlar.Hayatını yoksulluk içinde sürdürmeye devam eder.Bu vesile ile Büyük şair Mehmet Akif'i rahmetle anıyorum.Mehmet Akif gibi değerli insanları bağrından çıkaran güzel ülkem bundan sonra da böyle değerli insanları çıkarmaya devam edecektir.Buna inancım tamdır.