MAZİDEN HABER: Mehmet Yıldız savaş açtı

 

Tarih 04 Ekim 2005. O tarihte Stawood’un sahibi İşadamı Mehmet Yıldız, düzenlediği basın toplantısında şok iddialarda bulunur.. İnegöl’de son yıllarda yaşadığı bir çok nedenden dolayı yatırımı başka bir ile kaydırdığını açıklayan Yıldız, İTSO Başkanı Metin Anıl ve OSB Müdürü Erol Eğurar’a da adeta savaş açar. Peki İnegöl’ün en renkli simalarından biri olan Mehmet Yıldız’ı bu denli kızdıran neydi? Cevabı arşivimizdeki haberde;

 

HABERİNİN DEVAMINI ARŞİVİMİZDEN AYNEN PAYLAŞIYORUZ:

 04 EKİM 2005 (2)

     “Organize Sanayi Bölgesi’nde ki fabrikasında gazetecileri ağırlayan İşadamı Mehmet Yıldız, yaptığı açıklamalar ile İnegöl gündemini bir anda değiştirdi. Artık değiştiğini dile getiren Yıldız, bundan böyle yapacağı her hayrı duyuracağını ve insanlar üzerinde ki ön yargıyı kıracağını kaydetti.

     Bakan Kürşat Tüzmen’in İnegöl’de gümrük açılması yönünde söz vermesi üzerine OSB’de daha önce yapılan ancak açılması beklenirken, sürpriz bir kararla açılması suya düşen gümrük binasını gündeme getiren Mehmet Yıldız, dönemin yöneticilerini topa tuttu. Yıldız yaptığı açıklamasında ismini açıkça verdiği İTSO Başkanı Metin Anıl ve OSB Müdürü Erol Eruğur’u şu sözlerle eleştirdi. “O dönemde gümrük binasının açılışı için tarih verildi. Ancak her ne hikmetse,gümrük binasının dönemin bakanı tarafından açılmayacağı zikredildi. Oysa gümrüğü ben açıyordum, ama İTSO Başkanı Metin Anıl ve OSB Müdürü Erol Eğurur biz açacağız dediler. O dönemin müsteşarı Ramazan Uludağ’ın tüm gelişmelerden haberi vardı, benim de yakından tanıdığım bir dostumdu. Ama bunlar ne olduysa birden gümrüğü iptal ettiler. Sonra gümrük olmasın diye binanın (x) tekstil firmasına satıldığı iddia edildi. Ben artık değiştim, bundan böyle açık olacağım, her şeyi dobra dobra konuşacağım. Şimdi o günün idarecileri ile aynı platformda buluşmaya ve tartışmaya hazırım”

BİNAYI ÜSTÜ KAPALI SATTILAR

     “Ama ne oldu? Gümrük binasını hiçbir satış ilanı vermeden örtülü bir şekilde (X) tekstil firmasına sattılar, hatta zorla verdikleri söylendi. Ben burayı alamaz mıydım. Ben buraya bir çok hizmet verdim, okullar yaptırdım, iftarlar verdim, hayır hasenat yaptım ama ‘bir elin verdiğini diğer el görmesin’ mantığını uyguladım. Komşunun haberi olmadan bir yer habersiz satılır mı? O dönemde gümrük binasının büyüklüğü kadar yer için bana 600 bin dolarlık fiyat verdiler. O gün o yerin satış ilanı verilseydi ben açık arttırmayla orayı alırdım.”

CENNETE GİREMEZLER

“ OSB’’nin neredeyse yüzde 35-40 gelirini ben karşılıyorum. Benim onlarda hakkım var, onların ise bende hakkı yok. Benim hakkımı artık helal etmiyorum. Allah katında tek affedilmeyen, günahları bilinmeyen şey kul hakkıdır. Benim hakkımı kimse vermeden cennete gidemez”

BİNAYI GERİ ALSINLAR

     “O zamanda binayı üstü örtülü olarak satanlar şimdi geri almalılar. Bugün gümrük aılacağı müjdesi yine verildi. Onlara yakışan o gün o binayı kaça sattılarsa, dolar, mark cinsinden, gerekirse faiziyle birlikte geri almalılar. Şimdi yaptıkları yanlışı düzeltmelerinin vakti gelmiştir”

 ARTIK BENDE REKLAM YAPACAĞIM

   “ Dediğim gibi Mehmet Yıldız artık bambaşka bir kimliğe büründü. Bundan böyle yapacağım her hayır hasenatın, kazandırdığım tüm hizmetlerin reklamını yapacağım. Bunları duyurmadığım için bugün bunun sıkıntısını yaşıyorum. Artık bıktım, sıkıldım”

Gazetecilerin tüm sorularını açıkça yanıtlayan Mehmet Yıldız daha önce İnegöl’e kazandırdığı Hacer Salih Yıldız İlköğretim Okulu’nun fiziki yapısı ile henüz Milli Eğitim’e devri dahi bile yapılmayan İstaş Kentaş İlköğretim Okulu’nun neden sahipsiz bırakıldığına ilişkin soruya ise sert cevap verdi.

04 EKİM 2005 (1)

VEBALİNİ BENMİ ÇEKECEĞİM“

”Ne yapsam eleştiriliyorum. Havuz yaptırdım, iyi olmamış diye eleştirildim, oysa ben parasını verdim. Hacer Salih Yıldız İlköğretim Okulu ve İstaş Kentaş İlköğretim Okulu’nun da vebalini ömür boyu ben mi çekeceğim. Ben yaptım ve teslim ettim. Mesleki Eğitim kampusunu de yapıp devredeceğim. Ben yaptığım hayrımın peşine gidemem, kaprislerine gelemem, gerisine düşmem.Gerisini de devlet düşünsün. İstaş Kentaş İlköğretim konusuna gelince ben Kaymakam beye tapuyu veririm dedim ama tapuya gelmem diye konuştum. Vekaleti sana vereyim nasıl yaparsan yap dedim. Ben uğraşamam çünkü benim rüşvet vermem lazım, oda bana gelmez. ”

KAMPÜS İNŞAATINA ÇOKTAN BAŞLARDIM

Karalar mevkiinde Türkiye’de eşi benzeri olmayan Sevim yıldız Mesleki Eğitim Kampusu inşaatın hala neden başlatılmadığı yönünde ki soruya ise Yıldız, şu cevabı verdi: “Ben bu konuda üzerime düşen görevi yaptım. Hatta kendim oraya şantiye kurdum ve iş makinesi koydum. Bu sorunun muhatabı ben değilim, ben olsaydım inşaata çoktan başlardım, ama onlar şantiyeyi faaliyete geçiremediler. Biz her şeyin resmi olmasını istedik, ruhsat yok, proje hazır değil, elektrik yok. Ben ne yapayım?”

BEYEFENDİLERİ BEKLEYEMEM

Gazetecilerin neden halkın içine inmiyorsunuz? Sorusuna da cevap veren Yıldız, “ Bana bugün söyler misin İnegöl’den dışından gelip de fabrikatör olan kaç kişi halkın içine girdi?. Niye bu şekilde eleştiriyorlar anlamıyorum. Ben sevmediğim insanların elini sıkmak mecburiyetinde miyim?. Açılışlara gidiyoruz 15.00’de denen açılışa protokol kaçta geliyor. Ben işadamıyım ben o beyefendileri bekleyemem. Ben kendi yaptırdığım okulun ve havuzun açılışına gitmedi. Ama cenazelere ve vakit buldukça düğünlere gidiyorum”^

CHP'nin acı günü CHP'nin acı günü

BEN HESABINI BİLMEYEN EŞŞEKMİYİM

  İnegöl’de bir çok kişinin menfaat peşinde olmasından dolayı rahatsızlık duyduğunu da ifade eden Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Nerede kalabalık bir ortama gitsem, birileri yanıma gelip bedava sunta istiyor, şu işimizi görür müsün diyorlar. Lokantaya gitsem neredeyse lokantacı bana işyerinin badanasını yaptırmaya kalkar gibi. Kimi beni bu gönderdi, şunu verecekmişin diyor, kimi de buzdolabı istiyor. Niye vereyim ki ben hesabını bilmeyen bir eşek miyim. Kime ne lazımsa gitsin kendi alsın.

İNEGÖL’DEN KAÇIYORUM

   İnegöl’de bir çok ahlaksız teklif ile karşılaştığını ve bazı kesimlerin göz göre yaptıkları yanlışları nedeniyle yatırımları İnegöl dışında başka bir şehre kaydırdığını resmen açıklayan Yıldız, kendi fabrikasının neden olduğu öne sürülen hava kirliliği ve kamyon sıkışıklığı konusunda da değerlendirmelerde bulundu. “Fabrikamın büyük kirliliğe neden olduğu söyleniyor, gezin görün kapısı herkese açık, ben böyle eleştiriyi kabil edemem. Kamyonların OSB’de büyük yer kapladığı konusunda ise haklısınız. Buna da çözüm olarak kamyon girişlerini sabah 06.00’ya çektik. Kimsenin işyerini kapamamak için”

BEN İŞİMİ DÜRÜST YAPIYORUM

   Taşıyıcılar Kooperatifi’ne tek iş veren firma olduklarını kendisine yöneltilen bir soruyla doğrulayan Yıldız, diğer fabrikatörlere de bu konuda bir çağrıda bulunur musunuz? Sorusuna; ise “ Neden sadece ben iş yapıyorum, çünkü bende onların hepsinin plakaları yazılı. O araçlar sigortalı. Kaç kişi kayıt dışı olan paraları faturalandırıyor, ama bende her şey kayıt altındadır. Ondan İnegöl’e gümrük istemiyorlar, çünkü her şey denetime tabi tutulacak”

2. OSB’YE GİRMEDİM ÇÜNKÜ!

   2. İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde neden yer almadınız sorusunu da yanıtlayan Yıldız, “2. OSB’de yokum, çünkü İnegöl ne şehri olduğunu bilmeli. İnegöl mobilyası ile bir yerlere geldi. Bu yüzden orayı ona göre yapmak lazım, birilerinin menfaatine gidecek şekilde vermemek, burayı olmadık kişilere kaptırmamak gerekiyor “ diye konuştu.”

Editör: AYHAN BAYRAKTAR