Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM’de Yeni Yol Partisi’nin grup toplantısında yaptığı konuşmada “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Arıkan, sürecin barış ve toplumsal birlik hedefinden uzaklaşmaması gerektiğini belirterek, “Bütün süreci Öcalan’ın özgürlüğüne indirgemek, tek kelimeyle sürece ihanet olur. Toplumsal kardeşliği inşa etmek için çıkılan bu yolda kazanç, bir kişinin özgürlüğü değil milletin huzuru olmalıdır” dedi.
“Kürt meselesi ile PKK sorununu karıştırmak büyük hatadır”
Arıkan, geçmişte yapılan en büyük hatalardan birinin Kürt meselesi ile PKK terör örgütünün aynı görülmesi olduğunu söyledi. “Yaklaşık 50 yıldır yaşanan en büyük yanlış, Kürt meselesiyle PKK sorununu birbirine karıştırmak ve örgütü Kürtlerin tek temsilcisi gibi göstermektir. Bugün de Öcalan’ı sürecin tek muhatabı görmek aynı derecede tehlikelidir. Bu konuda her paydaşın daha dikkatli davranması gerekir” ifadelerini kullandı.
“Düşman nidaları barış umudunu büyütmez”
Arıkan, Diyarbakır’da yapılan “Özgürlük Yürüyüşleri”ne değinerek, “Emniyet güçlerine ‘düşman’ diye bağırmak çözüm getirmez. Düşman nidalarının gölgesinde barış umudu büyümez, büyüyemez” dedi. Türkiye’nin tarihsel sorunlarının günlük siyasete alet edilmemesi gerektiğini vurgulayan Arıkan, “Bu mesele kısa vadeli politik hesaplara malzeme edilmemelidir” diye konuştu.
“AYM kararları uygulanmıyor, mağduriyetler sürüyor”
Sürecin güvenilirliğini zedeleyen uygulamalara da değinen Arıkan, “Aradan bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi kararları hâlâ uygulanmıyor. Belediyelere kayyım atamaları devam ediyor. Gazeteciler attıkları tweet nedeniyle sabaha karşı gözaltına alınıyor. Asgari ücretliler, emekliler, KHK mağdurları hâlâ adalet bekliyor. Meclis koridorları mağdurlarla doluyken, bu sürecin bir oyalama olmadığını kim iddia edebilir?” ifadelerini kullandı.
“Gerçek barış, adalet ve eşitlikle sağlanır”
Mahmut Arıkan, konuşmasının sonunda kalıcı barışın ancak adaletin tesis edilmesiyle mümkün olabileceğini vurguladı. “Toplumun bir kesiminin taleplerini duymak, diğer kesimlerin haklarını görmezden gelmek değildir. Gerçek barış, adaletin ve eşitliğin birlikte yaşatıldığı bir düzende mümkündür” diyerek çağrısını yineledi.





