"Onu, yüz binden daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik." (SAFFAT SURESİ 147 AYET-İ KERİME)

Bu Ayet-i Kerime'de bahsedilen elçi Hz. Yunus' dur (a.s). Resulullah Efendimiz (s.a.v) O'ndan Yunus bin Matta diye bahseder. Gönderildiği yüz bin nüfuslu şehir de Ninova şehridir. Ninova; Dicle Nehri'nin kıyısında, şimdiki Musul şehrinin yerinde bulunuyordu.

Hz. Yunus'un, Hz. Ya'k?b'un oğlu Bünyamin'in kabilesinden olduğu rivayet edilmiştir. Hz. Süleyman'dan sonra kendi kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Hz. Ali'den nakledilen bir rivayete göre otuz yaşında iken kendisine vahiy gelen Hz.Yunus, kavmine otuz üç yıl peygamberlik yapmış, fakat kendisine sadece iki kişi iman etmiştir .

Tefsirciler şöyle der: Hz. Yunus Peygamberin gönderildiği kavmin nüfusu 120.000 idi. Yine bu kavmin 170.000 kişi olduğu da rivayet edilmektedir. Bunlar Musul taraflarında bulunan Ninova halkı idi.

Saffat Suresi 139-148. Ayet-i Kerimeler Hz. Yunus'u anlatılır. K.Kerim'de Yunus Peygamberin ismini taşıyan bir sure de vardır. Yunus Suresi K.Kerim'in onuncu suresidir. Bu surede, kendilerine azap geleceği bildirilince iman etmeleri sayesinde azaptan kurtulan tek kavmin Yunus Peygamberin kavmi olduğu buyrulmaktadır. (Yunus 10/98).

Hz. Yunus, putperest kavmi kendisine inanmayınca öfke ve üzüntü ile onları terk eder. Gelen vahiy ile son 40 gün daha kavmini uyarır. İman etmemeleri halinde büyük bir azabın geleceğini haber verir. Putperest kavim 40 gün bitmek üzere iken de isyanına devam eder.

Kavminden umudunu kesen Hz.Yunus, verilen mühlet tamamlanmadan ve vahiy gelmeden kavmini terk edip şehirden uzaklaşır. Sabah uyanan halk, simsiyah azap bulutlarını görüp korkuya kapılır. Azap belirtileri gelince; eşlerini, çocuklarını ve yavrularıyla birlikte hayvanlarını alarak duaya çıkarlar. Sonra yavruları annelerinden ayırıp tevbe ettiler ve Allah'a yalvarıp yakardılar. Bunun üzerine Allah onlardan azabı kaldırdı.

Hz.Yunus kavminden uzakta, yolculuğuna bir gemi ile devam ederken kendisini bir tartışmanın ortasında bulur. Büyük bir fırtına çıkmıştır. Gemi batmak üzeredir. Gemi sahiplerinin inancına göre; gemide kaçak bir köle vardır. Gemide kaçak köle olunca gemi yürümez dediler. Bu kaçak kölenin denize atılması ile su sakinleşecektir. Hz. Yunus kaçak köleyi arayan gemi sahiplerine der ki; "O kaçak köle benim. Rabbimin rızası dışında hareket eden günahkar bir kulum ben. Denize beni atın." Gemi sahipleri Hz.Yunus'u tanıdıkları için denize atmak istemezler. Ancak Hz.Yunus'un ısrarı üzerine çekilen kura neticesinde suya atılmasına karar verilir. Boğulmak üzere olan Hz.Yunus'u bir balık yutar. Rivayetlere göre Hz.Yunus, balığın karnında üç, yedi veya kırk gün kalmıştır. Hz.Yunus balığın karnında Allah'ı zikreder, tevbe edip şu duayı yapar: "Senden başka ilah yoktur, şüphesiz ben zalimlerden oldum" (el-Enbiya 21/87-88) Bu surede Hz.Yunus Zü'n-Nun yani Balık sahibi olarak anılır.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: " Yunus'un duası ile dua eden Müslüman'ın duası mutlaka kabul edilir." Hz.Yunus'un Duası kabul edilir ve Allah'ın rahmetiyle güçsüz bir halde balığın karnından karaya çıkarılır. (el-Kalem 68/49) Karaya bırakıldığında ayakta duramaz, göremez ve yürüyemez bir haldedir.

Kendisine gölge yapması ve şifa bulması için yanında kabak cinsinden geniş yapraklı bir bitki yaratılır. (el-Kalem 68/49-50) Hz.Yunus, Şifa bulduktan sonra tekrar kavmine elçi olarak gönderilir. Hz. Yunus, iman eden kavmine vefat edinceye kadar rehberlik yapar (Yunus 10/98)

Resulullah (s.a.v) Taif seferinde, sığındığı bağda kendisine üzüm ikram eden Addas isimli Hristiyan köleye teşekkür ettikten sonra; "Nerelisin?" diye sorar. Ninovalı olduğunu öğrenince de: "Demek kardeşim Yunus'un memleketindesin" buyurur.

Resulullah (s.a.v) Mekke ile Medine arasındaki Şam yolundaki Herşa tepesine geldiğinde, "Yuları hurma lifinden olan kızıl bir devenin üzerinde sırtında yünden bir aba ile Yunus'un buradan telbiye ederek geçtiğini görür gibiyim" buyurmuştur. (Müsned, I, 216; Müslim, "Îman", 268, 269; İbn Mace, "Menasik", 4)