31 Mart seçimleri Türkiye'de siyasetin yeniden dizaynı anlamında önemli sonuçlar doğurdu. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama Ekrem İmamoğlu'nu tanıdık mesela.

1 Mart'ta Türkiye'de onun ismini kaç kişi biliyordu? 1 Nisan sabahı tüm Türkiye, 25 yıllık bir dönemi kapatan isim olarak tanıyor artık onu.

YSK belki son sözünü söylemedi ama artık o birileri için 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir numaralı adayı.

31 Mart seçimleri aynı zamanda AK Parti'de muhalif bir kimliğin yavaş yavaş sesini yükseltmesine de sebep oldu. Seçim öncesi konuşuluyordu ancak Ahmet Davutoğlu'nun sosyal medyadaki açıklamaları rahatsızlığın boyutunu da ortaya koydu.

Bu açıklama, çevresi hatta aile bireyleri tarafından Reis'e ısrarla yanlış adımlar attırıldığını ve AK Parti'nin bu çizgisiyle 2023 seçimlerini görmesinin zor olduğunu ortaya koyan önemli bir açıklama.

Davutoğlu, partinin özüne dönmesini, aynı zamanda Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına devam ederken; parlamenter rejime dönülerek; parti başkanlığını da bırakmasını tavsiye ediyor.

Tabii ki sadece Davutoğlu muhalif kanatta değil. Bir de parti çalışması var. Anladığımız kadarıyla Ahmet Hoca partide görev beklerken; eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan parti ısrarını sürdürüyor.

Babacan başarılı bir ekonomist. AK Parti'nin ekonomideki başarılı sürecinde imzası var.

Babacan sessiz yoluna devam ediyor. Muhtemelen o da parlamenter rejimden yana ve Cumhurbaşkanı adayı da Abdullah Gül.

Düşünsenize 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan ve kardeşim dediği Gül ile İmamoğlu arasında tercih yapıyoruz.

Neyse, bu parti tutar mı tutmaz mı bilinmez. AK Parti'nin yapılan hesaplara göre oyu %40'ın altında. Devlet Bahçeli'ye göre ise durum vahim. AK Parti % 33'lerde. Yani 2002'den de geride.

Yeni parti 6 ay içinde ortaya çıkacak. Ekonomik kriz daha da derinleşirse AK Parti'den de kaçmalar artar. Bu kaçışlar şu an MHP'ye doğru görünüyor ama Gül-Babacan ikilisi AK Parti'den daha fazla oy alabilecek ikili.

Bunun İnegöl boyutunu da incelersek; böyle bir parti kurulsa belki bugün çok hevesli olunmaz ama birkaç sene sonra yönetimde yer almak için sıraya geçenler çok olur.

AK Parti'de görev verilmeyenler, aday yapılmayanlar, partiye küsenler... Liste uzadıkça kendini bu partiye doğru hareketlendirenleri görebilirsiniz.

CHP gibi, Milli Görüş ekseninde Saadet gibi, hatta MHP gibi bir parti değil AK Parti. Daha çok (en çok benzetildiği şekliyle) ANAP gibi, DYP gibi bir parti ve lideri yorulduğunda, olmadığında artık eski günlerine dönemez.

Etrafında damadı hariç herhangi bir ismi de yetiştirmeyi düşünmeyen Erdoğan sonrasında partiden kaçışlarda hızlı olur.

Bir bakarsınız İnegöl'de 'Vay be o da mı terk etmiş partiyi' diye hayretler içerisinde kalacağınız isimler gün be gün artar.

Bugün için erken bunlar ama yeni partinin kuruluşundan sonra İnegöl'de hızlı bir teşkilatlanma yaşanacağını, AK Parti'deki düşüş hızlanırsa da kaçışın adresi olabileceğini düşünüyorum.

Bu arada tabii ki aklımda isimler var. Şu, şu, şu kesin geçer yeni partiye dediğim. Ama bugünden konuşmak hoş olmaz. Bir de siz düşünün bakalım. Kimler geçer diye...