Sahada Suriyeliler ile ilgili araştırmalar yapan Ortadoğu Sosyal Projeler Merkezinin (OSPAM) Başkanı Balia BAYKAL ile son gelişmelerde STK'ların rol ve durumları üzerine;

" Suriyeli sığınmacılarla iç içe yaşamaya başlanmasının üzerinden tam 9 yıl geçti. Göç idaresinin bugün itibarıyla verisinde 3.6 milyon üzeri kayıtlı Suriyeli sığınmacı var.

Kayıt altına alınmış Suriyelilerin eğitimden, sağlığa, temel hizmetlere ücretsiz erişim hakkı bulunuyor.Geçici koruma altına alınmış Suriyelilerin geri dönüşleri ise kısa vadede mümkün gözükmüyor.

10. seneye varan bu süreç de eğitim, işsizlik, uyum, kayıt altına alınmayan Suriyeliler gibi problemlerin artması, sorunun kamunun imkanları ile çözüme kavuşturulamayacağını ortaya koymuştur.

Bu süreçte kamunun yanında yer alan STK'ların rolü ve önemi de artmış, devletle zorunlu işbirliği hali doğmuş, devlete destek olan kuruluşlara dönüşmüşlerdir.

Suriyeli sığınmacıların Türkiye ye gelişlerinde STK'lar sahada ihtiyaçların ele alınmasında, faaliyetlerin koordinasyonu konusunda büyük önem kazanmışlardır. Özellikle Uluslararası STK'lar getirdikleri fonlarla etkin devlet mekanizmaların bir parçası olmuştur.

Teknik ve mali yönü güçlü uluslararası organizasyonlar, Suriyeli sığınmacılara, hak ve inanç temelli STK'ları da kurdurmuşlar, Türk halkı ve Suriyeli sığınmacılar arasında önemli köprü görevi üstlenecek yerel STK'lar ile işbirliğine gidilme konusunda ise imtina etmişlerdir.

Uluslararası STK'ların Türkiye ve bölgemize gelişlerinde çalışanların çalışma izinlerinde, kuruluşlarında, denetime tabi tutulmaları gibi gerekli önlemlerinde ise devlet, 2015 Temmuz ayından sonra kontrol politikasını geliştirebilmiştir.

Bugün Suriye meselesin de " Barış Pınarı " harekatı ile Devletin Suriye sorunu çözümü ile ilgili attığı somut adımlar sonucunda; Türkiye de Suriyeli sığınmacılar konusunda çalışan uluslararası STK'lar peşi sıra raporlar ve seminer düzenlemektedir.

" Suriyeli sığınmacıların çatışma bölgelerine zorla geri gönderilmeye zorlandığı, şiddete ve tehditlere maruz kaldıkları" gibi gerçeği yansıtmayan kötü niyetli oluşturulmuş raporlar yayınlanmaktadır.

Dünyanın, en büyük göçmen nüfusuna sahip Türkiye'nin, sorunla tek başına mücadele ederken bölgemizde de faaliyet gösteren uluslararası STK' ların, bu raporları, sorunun çözümü için hiçbir çabaya katkı sağlamadığı gibi, bugüne kadar sarf edilen caba ve özveriyi de gölgede bırakmaya çalışmaktadır.

"BİR DURUŞU OLMALI İNSANIN"

Yıl 1976... Traş bıçağı firmasının (Gilette) tüm dünyada yayınlanacak reklam teklifini reddeden Tarık Akan'ın kapısı, bu kez otomobil reklamında oynaması için çalındı. Yanıtı yine "Hayır" oldu. Daha sonra şampuan, diş macunu, banka ve bir çok önemli firmanın reklam tekliflerine de yanıtı her zamanki gibi "hayır" oldu. Bu astronomik reklam tekliflerini hiç düşünmeden reddeden Tarık Akan, bunun sebebini o dönem şöyle açıklamıştı:

"Bu teklifler Tarık Akan olduğum için yapılıyor. Bu adı ben kimden aldım? Sinema seyircisinden aldım. Onlar beni Tarık Akan yaptılar. Şimdi bu tekliflere "evet" dersem onlardan aldığım bu adı onlara tekrar satmış olurum. Dünyada her şey para değildir." (Ses dergisi röportajı)

Tarık Akan, zirvede olduğu 45 yıl boyunca, kendisine gelen reklam filmi tekliflerini geri çevirdi. Hiçbir reklam filminde oynamadı. Duruşundan ve çizgisinden asla taviz vermedi.Dedik ya;"BİR DURUŞU OLMALI İNSANIN"