Son dönemlerde tarımsal üretim ile ilgili farklı modeller gündeme geliyor. Özellikle Dünya'nın 2030 ve 2050 yılları projeksiyonlarında nüfusa bağlı olarak gıda ihtiyacı çok artacak. Ülkeler tüm bu öngörüler çerçevesinde bir takım politikalar geliştiriyor. Özellikle Hollanda uluslararsı tarım ve hayvancılık alanında son derece ileri konumda yer alıyor. Hem Dünya'nın her yerinde tarım yapıyor hem de gelecekte ihtiyaç olacak topraksız tarım ile ilgili önemli gelişmeler kaydediyor. Kısacası tüm katma değer tarafını yaratan ve kullanan kısmında.Bunu söylerkende Hollanda'nın yaklaşık büyüklüğünün Konya ilimiz kadar olduğunu unutmayalım.

Hal böyleyken bizlerde ülkemizde tarımsal gelişmelerden sıklıkla bahsediyoruz. Her bir fırsatta köylerde üretimin kalmadığını, mali açıdan köylerimizde yaşayanlarımızın sıkıntılarının olduklarından bahsediyoruz. Bunlarla birlikte son günlerde özellikle çiftçilerin kredilerinin farklı modellerle verilmesi ve yeni tarımsal modellemelerden bahsediliyor. Açıkçası burada sistemsel değişiklik olmadan parasal desteğin verilmesinin çok etkili olacağını düşünmüyorum ki bunu senelerdir yaşıyoruz. Parasal süreçlere gelene kadar sistematik çözüme ihtiyacı olan bir takım hususlar var. Bunlar bölünmüş araziler, köyden kente göç oranının yüksekliği, tarımsal üretimde çalışmak istemeyen yeni kuşaklar, tarımın bir sanayi gibi değerlendirilmemesi, köylerdeki üretimin verimsizliği, bölgesel ve ülkesel strateji olmaması dolayısıyla nelerin üretileceğinin kişisel karara bırakılması gibi gibi birçok konuyu sıralayabiliriz.

Burada yapmamız gereken aynı uluslararası ticaret ve piyasaları göz önüne alarak, ulusal ve uluslararası düzeyde ihtiyacı tespit etmek, güçlü üretim alanlarımızı tespit etmek olmalı. Açıkçası kime neyi nasıl ve nekadar üretmesi gerektiği öğretilmeli ve bir tarımsal üretim kültürü oluşturulmalıdır. Zamanında köy enstitüleri siyasete alet edilip kapatılmasaydı bu süreçleri çoktan geçmiş olacaktık ama yine de bir şeyler için hiçbir zaman geç değil. Yeter ki iyi ekipler kurarak hızlı davranalım.

Tüm bunlarla birlikte Dünya gündemini çok iyi takip etmemiz gerekmekte. Örneğin birkaç senedir süper gıdalar diye vitamin değeri yüksek ve sağlık açısından son derece önemli tarımsal ürünlerden bahsediliyor. İşte burada mevcut çalışmalarımızın yanında katma değeri yüksek olan bu gibi ürünlerin gerek ülkemizde gerekse farklı ülkelerde ürettirilerek tarımsal ticaret alanına servis edilmelidir. Böylece tarım bir stratejik alan olarak ülke ve şehirlerimizin gündeminde yer alabilir.

Bunun örnekleri İnegölümüzde de yaşıyoruz. Süper gıdalar arasında yer alan Yaban Mersini ve Ahu dudu gibi ürünlerin üretiminin şehrimizde yaygınlaşması açıkçası beni yukarıda bahsettiğim konular açısından çok heyecanlandırıyor. Yaban Mersini alanında önümüzdeki birkaç sene içerisinde Türkiye'nin en önemli üretim merkezi olacağı düşünüldüğünde bir çok ürünü de ilave edebileceğimizi ve stratejik yaklaşmamız gerektiğini unutmamak gerekiyor.