Müslümanların en kutsal ayı olan ramazan ayının ilk günü cumartesi günü başladı. Ramazan ayı gaflet, ihanet ayı değil, rahmet ve bereket ayı. Her ay her gün kıymetli ve değerli ama ramazan ayının farklı bir anlamı ve değeri var. Ramazan ayı varlıkla yokluğun, zenginlikle yoksulluğun, iyi ile kötünün, günah ile sevabın birbiriyle mücadele ettiği bir ay.

Bu mücadelede iyinin, güzelin, yardımlaşmanın, insanlığın galip gelmesini vicdan istiyor ancak vicdan ile cüzdanın uyuşmadığını görmek insanın canını acıtıyor. Bazı haftalar ve günlerin kutlanması adına düzenlenen indirimler ne yazık ki ramazan ayında uygulanmıyor, aksine tüketim maddelerinin bedelleri daha çok artırılıyor. Artıran mı inanmıyor, artırmayan mı vicdanlı, bu durum inandığını iddia edenlerin vicdanlarının sorgulanmasına neden oluyor.

Ramazan ayı ile birlikte insanların merhamet duygularına bağlı olarak, veren elin alan elden daha eftal olduğunu bilen iyiliksever insanlar iyilik kapısının sürekli açık kalmasını sağlamak için kalplerini sonuna kadar insanlığa açmak için adeta yarış içinde oluyorlar. İyilikseverliğin bütün insanlar için böyle olduğunu söylemek bazen yanlışların örtülmesine sebep olabilir, bu sebebiyet gerçekle hayalin birbirinden ayrılmasını engelleyebilir.

Ramazan ayı gelmeden önce toplumda hummalı bir çalışma başlar. Zihinsel ve fiziksel arınmanın olduğu Ramazan ayında aynı zamanda kötülüklerden de arınmanın olduğunu biliyoruz ve bunu yıllardır toplumsal olarak yaşıyoruz. Ramazan ayının manevi değerinin sosyal hayata yansımasını, insanların suç işleme oranlarında yaşanan düşüşle gözlemlemek mümkün.

Bütün bu güzellikler inanmanın gereği ve manevi yaşamanın pik noktası. Ramazan ayı ile birlikte her türlü iyiliğin pik yapmasına çok olumlu bulmakla birlikte bu yaşam tarzının, zaman ve mekan mefhumuna bağlı olmaması gerektiğini, iyilik, güzellik hasletlerinin yaşamın her döneminde ve her mekanında olması gerektiğini her insan gibi ben de istiyorum.

Ramazan ayında kötülük kapılarının sonuna kadar kilitlendiğini, iyilik kapılarının ise sonuna kadar açık olduğuna inancımız tamdır. İyilik yapmakta meleklerle yarış içinde olan insanların varlığı, kötülük yapmakta şeytanla yarışan insanlardan çok olduğu için insanlığın ayakta kalması sağlanabiliyor, buna inanıyoruz çünkü inanç gereğimiz öyle diyor.

Merhamet ve yardımseverlik duygularının pik yapmasına alışık olduğumuz bu kutsal günlerde, her imkan ve şartlarda kendi çıkarlarını her türlü kutsalın önüne çıkarmaya çalışan gösterişçi şarlatanları da görmek mümkün olacaktır. Bütün insanların Ramazan ayında itikadı davranacağını düşünmek yanlış olur, bunun örneklerini her an ve her platformda görmek, izlemek, yaşamak olasıdır hayatımızın her basamağında.

Burada esas olan insani duygularını halisane niyetlerle ifade edenleri diğerlerinden ayrı tutabilmektir. İnançlı dediğimiz, bizden dediğimiz ancak kendi çıkar ve ikbalini inançlarının üzerinde tutanları, sosyal yaşamın her aşamasında bulmakta her zaman mümkündür. Bu tür davranışı gösterenleri ister istemez sorgulamak zorunda kalıyor insan.

Bu zorunlu sorgulama bazen merhamet ve yardımsever insanları suizan altında bırakabiliyor. Çok hassas olan bu durum kıldan ince kılıçtan keskin düşüncelerin birbiriyle girift halinde olmasından kaynaklı. İnsan zihni bu girift yapıyı çözmekte yetersiz kalabiliyor. İnsana düşen suizan içinde olmaktansa zahiri olanla yetinebilmek. Belki de hakkımızda hayırlısı olan bu.