RÜŞVET LANETLENMİŞTİR: Bu nokta devlet memurları için de çok önemlidir. Hiçbir memur devlet hizmeti sebebiyle maaşı ve özlük hakları haricinde kendi başına hak iddia edemez. Kendine hak bilip devlet malı yiyemez. Konumunu kullanarak hediye ve bağış alamaz. Görevi gereği yaptığı hizmet sebebiyle aldığı her yasa dışı gelir rüşvettir ve rüşvet peygamber diliyle lanetlenmiştir.[1]

Rüşvet sözlükte; "haksız bir menfaat sağlamak için verilen ödül, ücret veya ödenen bedel" anlamına gelmektedir. Kişinin yetkisini, görevi veya konumunu kötüye kullanarak sağladığı gayri meşru menfaatlerin hepsi rüşvet tanımına girer.[2] Resulullah Efendimiz (s.a.v) zekat memurlarına ve devlet görevlilerine, hediye almalarını yasaklamış, görevleri sebebiyle verilen hediyeleri de "devlet malına hıyanet, ganimetten çalma" şeklinde nitelemiştir.[3]

Resulullah Efendimiz (s.a.v) zekat tahsilatı için görevlendirdiği İbnü'l-Lütbiyye isimli memurun, vazifesi sırasında kendisine verilen hediyeleri kabul etmesi üzerine hiddetlenmiş ve şöyle buyurmuştur: "Annesinin babasının evinde oturmuş olsaydı kendisine böyle hediyeler verilir miydi? Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki herhangi biriniz bu malda hainlik yaparak haksız bir şey alırsa kıyamet gününde o malı böğüren bir deve veya bir sığır yahut meleyen bir koyun şeklinde boynunda taşıyarak getirecektir"[4]

RESULULLAH EFENDİMİZ (S.A.V) SADAKA ALMAZDI: Resulullah Efendimiz (s.a.v) tüm vaktini Allah yolunda harcadığı için özel bir geliri yoktu. Ailesine bakma konusunda aciz duruma düşmemesi için İslam Hukuku Allah'ın elçisine, ganimetin beşte birinden bir miktar ayırmıştır. Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) vefatından sonra bu pay, Ehl-i Beyt'ten ihtiyaç sahiplerine verilmeye devam edilmiştir. Resulullah Efendimiz (s.a.v) ve Ailesi, sadaka almaz ve sadaka malı yemezlerdi. Bu sebeple Allah(c.c.) onlara, ganimetin beşte birinin, beşte birini tahsis etmiştir.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) "Benden önce hiç kimseye verilmemiş beş şey bana verilmiştir" buyrulmaktadır. Bu "beş" şey: 1. Bir aylık mesafeden korku salmakla zafer edinmesi, 2. Yeryüzünün kendisine mescid ve temiz kılınması, 3. Ganimetlerin kendisine helal edilmesi, 4. Kendisine şefeatin verilmesi ve 5. Tüm insanlığa peygamber olarak gönderilmesidir."[5]

Imam-ı Azama göre: "Rasülüllah Efendimiz'in (s.a.v) vefatı ile kendisine ve ailesine ait olan hisseler düşmüştür. Ancak Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) yakınlarından fakirleri var ise onlara da diğer fakirler gibi bu ganimet hissesinden yardım edilir."[6]

İmam Şafii'ye göre ise: "Vefatından sonra Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) ait olan hisse, Ümmet-i Muhammed'in ihtiyaçlarına, ordunun araç ve gereçlerine harcanır. Ganimetin beşte birinden kalan diğer hisseler de Devlet hazinesine konularak yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara sarfedilir." [7]

İSLAM BARIŞ DİNİDİR: Hülasa: İslam barış dinidir. Ancak İslam, zulme ve sömürüye sessiz kalmaz. Barışın ve huzurun tesisi, düşmanın saldırı ve zararının engelllenmesi için devlete savaş yetkisi verilmiştir. Allah yolunda savaşmak, Allah yolunda çalışmak, Allah yolunda cihad etmek, en büyük ibadetlerden biridir. Şehitlik ve gazilik, İslam'da peygamberlikten sonra en büyük makamlardandır. Allah yolunda çalışan için en büyük ganimet; Allah'ın rızasına ve ikramına ulaştıran şehitlik ve gaziliktir. Rabbim ya şehit, ya da gazi olmayı, ya da bu niyetle yaşamayı, cümlemize nasib etsin. Amin!


[1] İbn Mace, "A?kam", 2 /Ebu Davud, "A??ıye", 4 /Tirmizi, "A?kam", 9/ Müsned, V, 279

[2] TDV, İslam Ansiklopedisi, rüşvet

[3] Müsned, V, 424

[4] Buhari, "Eyman", 3; "?iyel", 15; Darimi, "Zekat", 30; "Siyer", 52

[5] Buhari, "Teyemmüm" 1

[6] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü'l-Münir

[7] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü'l-Münir