5 PAY GANİMET: Ebul Ali'ye, ganimetin beşte birinin de altıya bölündüğünü, bu 5 paydan birinin Allah için ayrılarak, Kabe hizmetlerine harcandığını belirterek demiştir ki:

"Resulullah'a (s.a.v) savaş ganimeti getirildiğinde onu beşe böler, dördünü savaşa katılanlara verir, geriye kalan beşte birinin ise üzerine elini koyar ve avucunu dolduracak kadar alır onu Kabeye tahsis ederdi.

İşte beşte bir'den Allah'ın hissesine ayrılacak olan bu idi. Geriye kalan kısmı, Resulullah (s.a.v) tekrar beşe böler, birini kendisi alır, birini akrabalarına, birini yetimlere, birini yoksullara ve birini de yolda kalmışlara verirdi."[1]

Bu ayet-i kerimenin tefsirinde Alimlerimiz derler ki: "Ganimet beşe ayrılır. Beşte biri, Yüce Allah'ın bu ayette anlattığı kimselere verilir, kamu yararına kullanılır. Geriye kalan da ganimeti elde edenlere dağıtılır."[2]

Beşte birden bir pay, Rasulullah Efendimiz'in (s.a.v) tasarrufuna aittir. Yine beşte birden babaları ölmüş olan yetimlere, ihtiyaç içinde olan fakirlere ve yolda kalmış olan garibanlara pay ayrılır.

YEVMU'L-I FURKAN: Ayet-i Kerime Bedir günü nazil olmuştur.[3] Bedir savaşı'nda Hak ile Batıl karşıya karşıya gelmiş, bu savaşta Allah (c.c.) Hakkı batıldan ayırmıştır. Bu sebeple bu güne "Yevmu'l-I furkan" denilmiştir.[4]

Bedir Savaşı'nda zafer Müslümanların oldu. Zafer sonucunda önemli miktarda esir ve mal ele geçirildi. Bunların taksimi ile ilgili ilk ganimet ayetleri Enfal suresinde nazil olmuştur.

Askerler, savaşta ele geçirdikleri herşeyi, savaştan sonra, komutanlarına teslim ederler. Savaşta elde edilen hiçbir şey saklanmaz. Bedir savaşında da böyle yapıldı. Bedir savaşından sonra ganimetin beşte biri Allah için ayrılırken, geri kalan beşte dördü savaşta görev alanlar arasında dağıtılır oldu.

Savaşta ganimeti kim ele geçirirse geçirsin, bu onun şahsi malı olmaz. "Ben elde ettim" diye hak eddia edemez. Bu sebeple Resulullah Efendimiz (s.a.v) askerleri ganimet konusunda şu sözlerle uyarmıştır:

"Bu ganimetlerin hepsi sizin, yine sizin iyiliğiniz için kullanılacak olan beşte birden başka benim şahsıma ayrılan bir parça yok. Bu nedenle bir iğne veya iplik kadar da olsa bütün ganimetleri getirin. Küçük olsun büyük olsun, hiç birşeyi saklamayın. Çünkü böyle birşey utanç vericidir ve sizi cehenneme götürür."[5]

RÜŞVET LANETLENMİŞTİR: Bu nokta devlet memurları için de çok önemlidir. Hiçbir memur devlet hizmeti sebebiyle maaşı ve özlük hakları haricinde kendi başına hak iddia edemez. Kendine hak bilip devlet malı yiyemez. Konumunu kullanarak hediye ve bağış alamaz. Görevi gereği yaptığı hizmet sebebiyle aldığı her yasa dışı gelir rüşvettir ve rüşvet peygamber diliyle lanetlenmiştir.[6]

Rüşvet sözlükte; "haksız bir menfaat sağlamak için verilen ödül, ücret veya ödenen bedel" anlamına gelmektedir. Kişinin yetkisini, görevi veya konumunu kötüye kullanarak sağladığı gayri meşru menfaatlerin hepsi rüşvet tanımına girer.[7] (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri

[2] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri

[3] Alusi, Ruhu'l-Maani, X,2.

[4] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri

[5] Mevdudi, Tefhimu'l-Kuran

[6] İbn Mace, "A?kam", 2 /Ebu Davud, "A??ıye", 4 /Tirmizi, "A?kam", 9/ Müsned, V, 279

[7] TDV, İslam Ansiklopedisi, rüşvet