İnegöl, 1299 yılında Osman Gazi'nin direktifiyle Turgut Alp tarafından fetih olunmuştur. Yıldırım Beyazıt (1389-1402) devrine kadar Turgut Alp, oğlu İlyas Bey ve Osman Gazi'nin oğullarından Çoban ve Pazarlu beylerin gölgesinde yaşamıştır.

Daha sonraki yıllarda da Hamza Bey ve oğullarının; İshak Paşa oğul ve azadlılarının gölgesinde kalmıştır.

İshak Paşa ve Hamza Bey, Amasya kökenli oldukları için İnegöl Kasabası, fetih sonrasında özellikle Yıldırım Bayezid devrinden sonra tarih boyunca Amasya ile bağlantısı hiç kesilmemiştir. Kastamonu ve Sinop'un fethinden sonra da Kastamonu da devreye girmiştir.

Zira Fatih Sultan Mehmed Han (1451-1481), Kastamonu ve Sinop'u fetih ettikten sonra Yenişehir, Yarhisar ve de İnegöl'ü, Kastamonu Beyi İsmail Bey'e dirlik olarak vermiştir. Böylece İnegöl ile Kastamonu arasında da tarihi bir bağ oluşmuştur.

Üsküp fetih edildiken sonra buranın ilk Sancakbeyi olan Paşa Yiğit, Çelebi Sultan Mehmed (1412-1421) devrinde Sancak Beyliği'nden azledildikten sonra önce Bursa'ya gelip yerleşmiştir.

Ardından da ömrünün son yıllarını geçirmek üzere azadlıları ile birlikte, İnegöl coğrafyasında yer alan çiftliğine yerleşmiş ve takriben 1416 yılında hayata gözlerini burada yummuştur.

Bu nedenle Üsküp şehrinin de İnegöl ile bağlantısı tarihi süreç içinde devam etmiştir.

Diğer yandan uzun yıllar Selanik Valiliği yapan ve ömrünün son günlerini de burada geçiren Amasya kökenli ve de İnegöl doğumlu İshak Paşa, en görkemli hayri eserini İnegöl'de yaptırmış ve yaptığı vasiyet gereği na'aşı da eşinin medfun bulunduğu İnegöl'deki camiinin haziresine gömülmüştür.

Bu sebepten tarihi süreç içinde İnegöl'ün Selanik şehri ile de bağlantısı hiç kopmamıştır.

Bursa, fetih olunarak 1326 yılından itibaren Osmanlı'ya ilk başkent olunca İnegöl de Bursa'ya bağlanarak Bursa'nın adeta arka bahçesi olmuştur. 1885 yılında Merhum Sultan II. Abdülhamid (1876- 1809) tarafından " Bilecik merkezli " Ertuğrul Sancağı'na bağlanıncaya kadar da İnegöl asırlar boyu Bursa'ya bağlı kalmıştır. Ne var ki İnegöl, 1885 yılında Bursa'dan koparılmış ve idari yönden 1885 yılından itibaren Bilecik merkezli Ertuğrul Sancağı'na bağlanmıştır.

Devletçe yapılan idari bir tasarruf sonu kurulan bu birliktelik kağıt üzerinde kalmış, sosyal ve ekonomik açıdan İnegöl hiç bir zaman Bursa'dan kopmamıştır. Çünkü Bursa şehrinde tesis olunan birçok "Vakıf Hayri Eser"in gelir kaynağını oluşturan gayr-i menkul vakıflar, İnegöl coğrafyasında yer almıştır.

Bu sebepten İnegöl, idari yönden 1885-1926 yılları arasında Bilecik merkezli Ertuğrul Sancağı'na bağlanmış görünse de sosyal ve ekonomik açıdan Bursa ile yakın ilişkilerini devam ettirmiştir.

Bundan dolayı Kurtuluş Savaşı boyunca olumlu veya olumsuz yönde Bursa'da gelişen siyasi, sosyal ve ekonomik nitelikli her olay, İnegöl'ü ve İnegöllüleri derinden etkilemiştir.

Bu arada Hamza Bey'in oğul ve torunları ile İshak Paşa'nın hürriyetlerine kavuşturulmuş olan kölelerinden oluşan sadıkzadelerin ve bikarzadelerin etkileri de tarih boyunca İnegöl üzerinden hiç mi hiç eksik olmamıştır.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR