Bir öğretmenler gününü daha geride bıraktık. Çiçekler verildi. Telefonlarla günümüz kutlandı. Sosyal medyadan iyi dilekler sunuldu. Bazı kurumlar öğretmenlerine yemekler verdi.Eğlenceler düzenledi. 3600 ek gösterge sözleri verildi. Öğretmenlerimiz o gün öğretmen olduklarını hatırladı. Bunlar elbette güzel şeyler. Öğretmenlere ne kadar verilse yine de azdır diye düşünüyorum. Çünkü geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerimiz onların elinde şekilleniyor.

Geleceğin yöneticileri, doktorları, avukatları, hakim ve savcıları, genel müdürleri ve daha burada sayamadığım meslek yöneticileri öğretmenlerin ellerinde şekillenecektir. Böylesine kutsal bir meslek olan 90 'lı yılların gözde mesleklerinden öğretmenlik, son yıllarda tercih edilen meslek sıralamasında alt sıralara doğru düşmeye başladı.Yök tarafında yapılan 31 binden fazla öğrenciye uygulanan ankette ilgili puan türünde adayların taban başarı sırasını sağladığı halde, öğretmenlik programını tercih etmeme nedeni olarak öğretmenlik alanının adayların ilgisini çekmediği yüzde 48 gibi bir oranla ilk sırada yer alıyor.İkinci sırayı yüzde 31 ile ''bu alandan mezun olduktan sonra iş bulma imkanının kısıtlı olması,üçüncü sırayı yüzde 8 ile ''öğrenim görmek istediğim üniversitenin öğretmenlik programına puanımın yetmemesi''faktörü yer alıyor.Ankette,''Ailemin ve çevremin öğretmenlik öğrenimi görmemi istememesi yüzde 4 ile sıralamada yer alıyor

YÖK'ün araştırma sonuçlarını değerlendiren Origin Akademi Kurucusu ve Eğitim Koçu Cüneyd Baştanoğlu bakınız bu konuda neler söylüyor:'' Öğretmenlik mesleğinin öğrencilerin ilgisini çekmemesinin nedenlerinden biri de eğitim hayatları boyunca kendilerine rol model alabilecekleri bir öğretmen figürü ile karşılaşmamış olmalarıdır. Halbuki çocukların ailelerinden sonra ilk tanıştıkları kişiler hep öğretmenleri olmuştur. Küçücük yaşlarından itibaren tanıyıp, rol model alabilecekleri en muhtemel kişiler onlar iken öğrencilerin öğretmen olmayı tercih etmemelerinin nedenlerini sorgulamak gerekir. Geçmiş yıllardan farklı olarak günümüzde öğrenciler; hayat temposu ile yorulmuş, ortalama gelir düzeyinin çok az üzerinde aldıkları maaş ile mutlu olamayan, kendilerini geliştirmeye vakit bulamayan, müfredat ve sınav sisteminde yapılan sürekli değişimlerle motivasyonları zedelenen bir öğretmen kitlesi ile karşı karşıyalar. Böyle bir durumda öğretmenlik mesleğine özenmeleri de oldukça güçtür" Kaynak İHA

Baştanoğlu'nun açıklamasına katılmamak elde mi? Meslek son 30 yılda iyice itibarsız hale geldi.Bunda eğitim sisteminin de katkısı var elbette. Yarım asırdır milli bir eğitim politikasının olmaması, eğitimin siyasallaşması, öğretmen yetiştiren kurumların politikaları, öğretmen yetiştiren kurumların dışından yapılan öğretmen atamaları,ücret politikası bu mesleğin geçerliliğini yitirmesine neden oldu.İş dönüp dolaşıp eğitime geliyor.Veliler kayıt dönemi geldiklerinde kapı kapı dolaşarak çocuğunu emanet edecekleri öğretmen arayışı içine giriyorlar.Yalan mı?Elbette hayır. Çünkü ilgili öğretmen var ilgisiz öğretmen var.

Yine veliler çocuklarını emanet edecekleri öğretmen dışında tertip, düzen, temizlik ve iyi eğitim arayışına girerek okul araştırmaları yapıyorlar.Yalan mı?Elbette hayır.İlgili müdür var ilgisiz müdür var.Toplam kalitede bir söz vardır.Her seminerde duymuşumdur.''Bir okul müdürü kadar okuldur.''İş dönüp dolaşıp liyakate geliyor.Bence öğretmen de müdür de iyi bir elekten geçmeli.Çünkü eğitim mutfağının içinde onlar var.Bence bir önemli husus daha var.Milli eğitim bakanlığı eğitimin her aşamasını,her uygulamasını adım adım yazıp,örneklemeleriyle birlikte yönetici ve öğretmenlerine aktarmalı.Eğitim uygulamaları a okulunda başka b okulunda başka olmamalı.

7 yıl aradan sonra bakanlığımızın eğitim şuralarını toplama kararını oldukça olumlu buluyorum.Umarım her kesimden davetli olur.Sonuçta toplumun geldiği nokta ortada.Birşeylerin artık rayına girmesi lazım.Öğretmen yetiştirmenin ve milli eğitim politikalarının sorgulanması lazım.