Küresel ısınmayı hepimiz biliyoruz.Mevsimlerin karışması,kışın bahar gibi geçmesi,yazın şiddetli yağışların olması,kutuplarda buzulların erimesi v.b.olaylar küresel ısınmanın belirtileridir.

Peki küresel soğuma nedir? Küresel ısınmanın tam tersine insanlar arası ilişkilerin,dostlukların,komşuluk ve akrabalık bağlantılarının zayıflamasını küresel soğumaya örnek verebiliriz.

Özellikle son yıllarda insanlar arasında belirgin bir soğuma hissediyoruz.Kime sorarsanız "Bizim zamanımızda..."diye başlayıp eski günlere olan hasretler dile getiriliyor.

İsterseniz şöyle bir eski günleri hatırlayalım:

-Fakir ile zengin aynı sofrayı paylaşırdı.

-Evler yan yana idi; hastalıkta, sağlıkta insanlar birbirlerinden haberdar oluyordu.

-Şimdilerde apartmanda oturan kişilerle bırakın dost olmayı, kim olduklarını bile bilemiyoruz.

-O yan yana yaşadığımız evler terk edildi.

-Bir söz vardır.Silah icat oldu mertlik bozuldu,

-Dost sandığımız kişiler yok oldu,her şey menfaat oldu.

-Eskiden bakkala manava veresiye defterine yazdırılırdı.Senede gerek yoktu.Çünkü söz senetti.Güven vardı.Komşular kapılarını kapatmazlardı veya basit bir iple dış kapı kapatılırdı.Herkes birbirine saygı duyardı.

-Güzellikler bitti, gülen yüzler ve dayanışma sanki yok artık.

Gaz ocağı kullanırdık. Suyumuzu kışın sobada ısıtırdık. Gıdalarımızı saklayacak buzdolabımız yoktu. Çalışma masamız yoktu. Matematik defteri olarak sarı yapraklı defter kullanırdık. Kalem ve silgi bizim için çok kıymetli idi.Annemizin (süngerimsi) terlikleri eskiyince keser silgi yapardık.

Onca yokluk içinde mutlu idik. Evet, paramız yoktu. Ama insanlık vardı. Samimiyet, vefa vardı. Yardımlaşma vardı. Arsız, kavgacı arkadaşlarımız vardı ama kaprisli, kibirli bir arkadaşımız yoktu.Çelik çomak, misket, voleybol, futbol oynardık. Telden araba yapar, sürerdik. Çember çevirirdik.

Evet eski koşulukları eski akrabalıkları anlatırsak bitiremeyiz.Peki neden birbirimizden soğuduk neden eskisi gibi yakınlık ve yardımlaşma yok?

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Cahilsin, okur öğrenirsin. Gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur." Dünya geneline bakın, ırkı, cinsiyeti, dini, inancı, eğitimi, zenginliği, fakirliği ne olursa olsun insanın bozulduğu her yerde kötülük almış başını gidiyor. Dünyadaki savaşlar, ölümler, zulümler, toplum içinde çürümüşlükler, aile içindeki parçalanmışlıklar, cinayetler hep kötü insanların temelinde yaşanmaktadır. Kötülük ve kötülükle mücadele dünyanın yaratılışıyla başlayan, insanların büyük bir sınavıdır. Bu sınavda yenenler var, yenilenler var. Kötülüğü mücadelesiyle bitirenler, gücü yetmeyip kötülüğe esir olanlar var. Bir de kötülüğü bildiği halde görmeyenler, görmek istemeyenler var.

Güzel bir söz vardır denir ki:"İnsan nerede düşerse orada ayağa kalkar".Öyleyse biz nerede kaybettik?

Kaybettiklerimizi tekrar bulursak işte o zaman eski günleri yaşamak zor olmayacaktır.

Neydi kaybettiklerimiz ve neler yapmamız gerekir?

-Aç insanları fark edip doyurursak,

-Bir insanın işini kolaylaştırırsak,

-ihtiyaç sahibi olanın ihtiyaçlarını giderirsek,

-Mazlumlara,yetim ve yaşlılara sahip çıkarsak,

-Lira için değil Lillah gayesiyle birbirimizi seversek,

-Emri bil maruf nahyi anil münker görevimizi yaparsak,

-Ve şu ayetin emrini yerine getirirsek " ...Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi, sen de iyilik yap. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez."(Kasas,77)

İşte o zaman "Küresel Soğuma"dan kurtulup insani anlamda "Küresel Isınma"ya ulaşabiliriz.