Pek çok Peygamberin yurdu, Müslümanlar'ın İlk kıblesi olan, Peygamberimizin miraca yükseldiği,üç semavi din mensuplarınca da kutsal sayılan şehir.İslam döneminde huzur yurdu olan,1.Haçlı seferi sırasında Haçlılar'ın eline geçince(15 Temmuz 1099)Müslüman kanıyla sulanan şehir.

Selahaddin Eyyubi'nin geri almasıyla, sonrasında da Osmanlı ile farklı inançların bir arada yaşadığı barış şehri.Ve gizemlerin şehri Kudüs.Osmanlı sonrasında ise yüz yıldır;acı,zulüm,işgal,ölüm kokan şehir Kudüs.

Ne istiyor bu İsrail Kudüs'ten? Yahudi inancına göre Tanrı Nil Nehri'nden(Mısır), Fırat Nehri'ne(Türkiye) kadar olan yerleri kendilerine vermiştir.Buraya Vadedilmiş Topraklar(ARZ-I MEV'UD) derler.Bu toprakları alıp,Kudüs'ü başkent yapmak,Kudüs'te Süleyman Mabedi'ni yeniden inşa etmek ve nihayetinde BÜYÜK İSRAİL DEVLETİNİ kurmak Siyonizmin inancı ve hedefidir.

Ardından yaşanacak olan kıyamet savaşı (ARMAGEDDON) ile de Müslümanları yok edip dünyaya hakim olmak(TANRI KRALLIĞI) amaçlarının son evresidir.1897'de topladıkları Siyonist kongrede bu amaçlarına ulaşmak için yol haritası belirlediler ve adım adım amaçlarına yürüyorlar.1947'de İsrail'i kurdular, Filistin topraklarının neredeyse %80'ini işgal ettiler.Biz Müslümanlar uykuda oldukça,ödlek davrandıkça onlar daha da cesaretle yürümeye devam edecekler.

7-8 milyonluk İsrail,1,7 milyar Müslüman dünyasının kalbinde bunları yaparken en büyük desteği ABD başta olmak üzere batılılardan görüyor.Çünkü pek çok devlet zaten Siyonistler'in veya Siyonist hizmetkarlarının (ABD'de Evanjelistler mesela)elinde...

Peki,can alıcı soru;Tüm bunlar yaşanırken,YÜZYILIN ANLAŞMASI adı altında İsrail Kudüs'ü ve diğer Filistin topraklarını alacağını ilan ederken, Müslümanlar nerde?Cevabı büyük oranda acı soru.Allah'tan çok ABD'den korkan,krallıklarını onlara yaslanıp devam ettiren ülkeler tabiiki Siyonizm'in emrinde,yani nerede oldukları belli.

Batı yapımı darbelerle devlet başkanı olan pisi pi-SİSİlerin yeri de belli;ağababalarının kucağında ve yanındalar.(Basit bir soru;15 Temmuz başarılı olsaydı,FETÖ yönetimindeki Türkiye kimin yanında olurdu?)

İşine geldiğinde ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA diyen ama dünyaya tapınan;üç kuruşluk dünya menfaatini, makamını, maaşını kaybedecek korkusuyla yaşayan Müslümanlar nerde?Tabiiki sus pus vaziyette saklanmışlar;aman Siyonistler bizi görmesin,bize dokunmasın diye dua ediyorlar.'Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan' rolünde kayıplardalar.

Bu işbirlikçiler,bu hainler,bu batı hizmetkarları,bu ödlek menfaatperestlerin safı belli.Peki diğer Müslümanlar nerde?Tabiiki onlarda kendi saflarındalar.Saf denilince iki tanedir;HAKK ve BATIL. Menfaat değil imtihan dünyasında olduğumuza göre hangi safta, hangi tarafta olduğumuza, söz ve fiillerimizle kime hizmet ettiğimize,Hakk'a mı yoksa Batıl'a mı destek olduğumuza dikkat etmeliyiz.

Canı pahasına dinine,vatanına, kutsalına sahip çıkan;dünyalık korkulara kapılmayıp dinini,vatanını savunmaktan vazgeçmeyen, haksızlık karşısında susmayan,Siyonist'e secde etmeyen Müslümanlar var tabiiki.Zaten bu gerçek/cesur Müslümanlar olmasa ne Kudüs bırakır,ne Müslüman ülke bırakır nede Müslüman bırakır bu Siyonistler.

Mesele sadece Kudüs değil,mesele topyekün İslam'a saldırı meselesidir, mesele Müslümanlar'ın hedef olması,mesele İslam'ın bin yıllık bayraktarı Türkler'in etkisiz hale getirilmesi meselesidir.

Mesele;Hiçbir dünyalık hesabın ve kaygının, hiçbir günübirlik ideoloji ve kavganın örtemeyeceği kadar ciddi bir meseledir. Mesele Hakk ve Batıl'ın mücadelesinde kimin yanında olduğumuz meselesidir.

Elin gavuru büyük düşünüp büyük hedefler peşinde koşarken,biz küçük düşünüp küçük mevzularla oyalanırsak küçük düşmeye mahkum kalırız.Mesele büyük davaya odaklanma meselesidir.Mesele şeytanın çocuklarına karşı Hakk'ın davasına sahip çıkma meselesidir.

Mehmet Arif SELİM