27. Onlara, Adem'in iki oğlunun gerçek hikayesini anlat. O ikisi Allah'a birer kurban sunmuşlardı. Birinin kurbanı kabul edilmiş, diğerinin kurbanı kabul edilmemişti.Bunun üzerine kurbanı kabul edilmeyen Kabil, kardeşi Habil'e demişti ki: "Yemin olsun, seni öldüreceğim"Habil de demişti ki; "Allah ancak kendisine teslim olanların kurbanını kabul eder"

28. "Sen beni öldürmek için elini uzatsan bile, yemin olsun ben seni öldürmek için elimi kaldırmayacağım.Ben, herşeyin sahibi olan Allah'tan korkarım."29. Dilerim ki; sen hem benim günahımı, hem de kendi günahını yüklenirsin de cehennem halkından biri olursun.İşte zalimlerin cezası budur."

30. Nefsi, kardeşi Habil'i öldürmesi için Kabil'i aldattı ve onu öldürdü. Bu yüzden de yolunu kaybedenlerden biri oldu. Ne yapacağını şaşırdı.31. Sonra Allah, toprağı kazıp kurcalayan bir karga gönderdi. Böylece kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona gösterdi.Kabil dedi ki; "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı? Kardeşimin cesedini gömmekten bile acizim." Ve pişmanlık duyanlardan oldu. (MAİDE SURESİ)

Hz.Adem'in 2 oğlu; Habil ve Kabil... K.Kerim isimlerini vermeden anlatır Habil ile Kabil'in hikayesini... Allah'a sunulan kurban ile başlar hikaye... Birinin kurbanı kabul edilir, diğerinin kurbanı kabul edilmez. Bu iki genç kardeş, neden Allah'a kurban sundular?

Habil ve Kabil'e dair anlatılan hikaye özetle şöyledir:Havva annemiz, her doğumda ikiz çocuk doğuruyordu; bir erkek ve bir kız... İkizlerden erkek olan, evlilik çağına gelince diğer ikizlerden biri olan kızla evlenebiliyordu. Hz. Adem (a.s) Kabil'i Habil'in kızkadeşi ile Habil'i de Kabil'in kız kardeşi ile evlendirmek istedi. Kabil bu evliliğe karşı çıktı. Bunun üzerine Adem (a.s) çocuklarına: "İkiniz de birer kur­ban takdim edin. Hanginizin kurbanı kabul edilirse, onun dileği yerine getirilecek" dedi. Kabil ziraatçı idi. Ürünlerinin en kötüsünü kurban olarak takdim etti. Habil'in ise hayvancılıkla uğraşıyordu. Beslediği en güzel koçu kurban etti. Onların zamanında Kurbanlar, Kurban yeri olarak belirlenen bir tepeye bırakılıyordu. Kabul edilen kurbanı, bir nur inerek alıp götürüyordu. Gökten inen nur, Habil'in kurbanını alıp götürdü.Böylece onun takdim ettiği kurban kabul edilmiş oldu. Sonuca göre Kabil'in değil, Habil'in dileği yerine getirilecekti. Kabil bu sonucu kabullenmedi. Kardeşine karşı haset ve öfkesi arttı. Şeytan'a ve nefsine uyarak önce ölümle tehdit etti kardeşini. Sonra da kardeş katili olarak yeryüzündeki ilk cinayeti işledi.

Bu hikaye bütün kardeşler için derstir. Bütün haset ve kin sahipleri için derstir. Bu hikaye; sırf hasetleri sebebiyle, sırf bizim soyumuzdan değil diye son elçi Hz.Muhammed Mustafa'yı (s.a.v) inkar eden Yahudi ve Hristiyanlara derstir.Dünya malı ve hırsı için maymunluk ve domuzluk yapmaya gerek yok. Dünyalık hedefine ulaşmak için; yak, yık, öldür. Sonuçta ne geçecek eline? Katilin akıbeti; Sonsuz hüsran....

Kabil dünyadaki tüm cinayetlerin günahını yüklenerek gitti bu dünyadan. Yeryüzünde ilk cinayet işleyen, ilk katil: Kabil...Yeryüzünde ilk şehid, Allah için canını veren ilk insan: Hz.Habil...

Resulullah Efendimiz (s.a.v) bu konuda buyurdular ki: "Bir kişi haksız yere öldürülürse, mutlaka onun kanından bir miktarı Kabil'in üzerine olur. Çünkü öldürmeyi ilk başlatan odur."

Resulullah Efendimiz (s.a.v): "İki Müslüman silahları ile yüzyüze gelip vuruşurlarsa, öldüren de, öldürülen de cehennemdedir." Buyurdular.Ashab-ı Kiram sordu: "Ey Allah'ın elçisi! Katilin cezasını anladık, ya öldürülen kişinin vebalı ne?" Resulullah Efendimiz (s.a.v) cevap verdi: "Çünkü o da arkadaşını öldürmeyi istemişti."

Maide Suresi'nde Hz.Adem'in bu iki oğlunun hikayesi geçtikten sonra 32. Ayet-i Kerime mealen şöyledir:" Kim, kısas veya yeryüzünde bozgunculuk yapma cezası dışında, bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de bir canı kurtarırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur."

Bu hikayede biz insanların alacağı pay şudur: Habil olmayı mı seçeceğiz, yoksa Kabil olmayı mı? Öldürmeyi mi seçeceğiz, yaşatmayı mı?