"Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu." (NECM 8, 9.)

Necm Suresi'nin mesajı şudur: Hz.Muhammed Allah'ın elçisidir. Müşriklerin iddia ettiği gibi o bir şair, deli veya mecnun değildir. O kendi kafasına ve arzularına göre konuşmaz. O'nun bildirdikleri vahiy yoluyla, Hz.Cebrail eliyle, dünya dışından, yıldızların ötesinden, kainatın sahibi Allah'tan gelmektedir.

O'nun (s.a.v) tüm fikirleri, konuşmaları, istişareleri, beşer olarak davranışları, hatta insan olarak hata yababilir olması bile vahyin kontrolü altındadır. O'nun (s.a.v) insanlığı da elçiliği de vahiy tarafından korunmuş ve örnek gösterilmiştir. Abese Suresi bu duruma en güzel örneklerden biridir.

Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetine göre, Rasulullah Efendimiz (s.a.v) "Ben Hak'tan başka hiç bir şey söylemem" buyurmuş, ashabtan biri "Ya Rasulallah ama siz bazen bizlerle şakalaşıyorsunuz" diye sorunca, O; "Ben gerçekten de Hak'tan başka bir şey söylemem" demiştir. (Müsned-i Ahmed, Ebu Davud)

Ve yine K.Kerim ayetlerinden öğreniyoruz ki; Resulullah Efendimiz (s.a.v) Hz.Cebrail'i aslı suretiyle gördüğü gibi Sidretü'l-Münteha ve Cennetü'l-Me'va gibi Kainatın sınırlarına ve sırlarına vakıf olmuş, Allah (c.c.) ile de görüşmüştür. Bu görme baş gözü ile mi olmuştur, yoksa kalp gözü ile mi? Bu konuyu tartışan alimlerimiz olmuştur. Biz acizane bunun çok önemli olmadığı görüşündeyiz. Çünkü Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) gözü ve gördükleri, bizim gözlerimizin kapasitesi ile ne kıyaslanabilir, ne de ölçülebilir. Tabiki bizim gözlerimiz O'na erişemez. Dünya atmosferinde gözlerin görme frekansı sınırlıdır.

Nitekim Allah (c.c.) ile konuşan Hz.Musa'ya, Allah'ı görme izni dünya seması altında verilmemiştir.

Resulullah'ın (s.a.v) Miraç'taki gözleri ne baş gözüdür ne de kalp gözüdür. O'nun (s.a.v) gözleri peygamber gözüdür, Resulullah gözleridir. Üstelik Miraç'ta ulaşılan mevkiler, dünya semasının dışındadır. Miraç'ta Resulullah Efendimiz (s.a.v) Ahiret gözlerine sahip olmuştur. Resulullah Efendimiz (s.a.v) miraçta kulları bekleyen Ahiret ortamını görmüştür. Cehennem, Cennet ve cemalullah buna dahildir.

Kıyame Suresi'nin şu Ayet-i Kerimeleri, Müminlerin Allah'ın cemalini göreceğine delildir: 22. Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. 23. Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir).

Mutaffifin Suresi 15. Ayet-i Kerime'de buyrulduğuna göre de Kafirler bu nimetten mahrum kalacaklardır: "Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır."

Bu konuyla ilgili Tirmizi'de geçen bir rivayeti paylaşalım: İkrime'den, onun da İbn Abbas'tan rivayetine göre; O, şöyle demiştir: "Muhammed Rabbını gördü." Ben: "Allah Teala «Gözler, O'na erişemez. O ise, bütün gözlere erişir.» (En'am, 103) buyurmuyor mu?" Nasıl gördü?" diye sordum. ibn Abbas (r.a) şöyle cevabladı: Allah sana akıl fikir versin. Bu, Allah Teala kendi nuru ile tecelli ettiği zamanda gerçekleşmiştir. O (s.a.v), Rabbını iki defa gördü."

Resulullah Efendimiz'in (c.c.) Allah'ı görmesine Ru'yet denilir. İbn Abbas (r.a.), ru'yetin İsra-Miraç gecesi vuku' bulduğunu söyleyerek Necm Suresini delil getirmiştir.

Abdullah İbn Şakik (r.a) şöyle rivayet etmiştir: Ebu Zerr'e (r.a): Şayet Allah Rasulü (s.a.)nü görmüş olsaydım ona sorardım, dedim. Ona neyi sorardın? dedi. Ben: Ona; Rabbını gördün mü? diye sorardım, dedim. Ebu Zerr şöyle dedi: Ben sordum da: Bir nur gördüm, buyurdu, dedi.