İklim, insanın hayatında çok farklı etkileri olan bir kavram. Bu kavrama bakış açısı ve kavrama yüklenilen misyon çoğu zaman insanlığın kader çizgisini oluşturmakta. İklim karşımıza bazen bir isim olarak, bazen mevsimlerin durumunu açıklamak için kullanılan bir terim olarak, bazen de içinde bulunduğunuz ortamın psikolojik yapısını ifade etmek için kullanılan terim ya da kavram olarak çıkmakta.

İklim ismini çocuklarına layık gören anne baba, çocuğunun iklim gibi yanardöner olmasını arzulamaz ama büyük ihtimalle o anda yaşadığı ortamın yaymış olduğu sinerjinin olumlu etkisini çocuğunun üzerinde görmek istemesinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Çocukluğumda büyükler 'Kötü hava benim olsun, kötü insan beri gitsin.' derlerdi. O zaman bu kavramın ne amaç için kullanıldığını kestiremez, bu kavramı kullanan kişiden açıklama yapmasın isterdik. O da 'Kötü havanın gelip geçici bir durum olduğunu ama kötü insanın ise insanlığa büyük zarar vereceğini belirterek böyle bir dua yaptığını söylerdi. Bu tür söylemlerin zamana ve mekana göre değişiklik gösterebileceğini düşünüyorum. Bundan yıllar önce şimdiki gibi küresel bir ısınmadan ve bu ısınmanın insanların yaşamını olumsuz etkileyeceğinden söz etmek mümkün değildi. Küresel ısınma olmadan önce buzullar yerinde duruyor, kutuptan kopan büyük buz kütleleri insanlığın yaşam alanlarını tehdit etmiyordu. Sanayileşme ile birlikte küresel ısınma kavramını kullanmaya başlar olduk. Kötü hava benim olsun duasını eden şahıs acaba küresel ısınma ile birlikte mevsimlerde oluşan değişimin neticesinde oluşan doğa olaylarının yaşam alanlarını, sevdiklerini, dostlarını elinden alıp götüreceğini bilse böyle bir dua eder miydi? Şüphesiz hayır. Küresel ısınma çok ciddi anlamda insanlığın ve diğer canlıların yaşam alanlarını tehdit ediyor. Bu tehdidi azaltmak için yapılması gerek bir şey var o da doğayı kendinize uydurmaya kalkmadan, doğaya uyum sağlayacak yaşam alanları oluşturmak için doğaya uyum için çaba sarf etmek gerekiyor. Doğaya uyum sağlanmazsa, doğa uyum sağlayamayanın gözünün yaşına bakmaz, er ya da geç o intikamını alır. Doğanın insanlardan intikamını almak için gösterdiği çaba hiç yadsınmadan kabul edilip gerekli önlemler alınabilmelidir.

Selden etkilenen yerlerin yapılaşma durumlarına bakıldığında 'Su, yolunu bulur.' Sözünü doğrularcasına doğa görevini yapıyor. Derenin içine yapılan evler ve bu evlerin yapımına göz yuman yapı denetim yetkilileri ve bu yapıların dere içine yapılması için imar veren idarelerin soruşturulması gerektiğini, bu ihmalkarlığı yapanların yaptıklarının yanlarına kar kalmayacağının bilinmesi zihinlere kazınmalıdır.

İnsanoğlu iklimin o kadar etkisinde kalmış ki psikolojik yapısını bile iklim kavramıyla açıklamaya çalışmış. Bu iklim aynı zamanda kurumların, işletmelerin, ailelerin ve kişilerin bulunduğu ortamın havasının olumlu ya da olumsuz durumunu göstermesinin derecesi olarak kabul edilmiş. Yaşadığımız şehrin iklimi, hafta sonu konuşmacı olarak getirilen iki kişi yüzünden adeta asfalt zifti gibi kirlendi, karardı, insanların psikolojisini bozdu. Bu iki insan her dönem gücü elinde bulunduranların saflarında yer almakta, kendilerince ona buna, şuna laf etmektedirler. Sansasyon yaparak gündemde kalmayı, gündemde haber olmayı başarabilmektedirler. Bu iki insan maalesef şehrimizde ağırlandı ve yaptıkları sansasyonel çıkışlar adeta ödüllendirildi. Bu iki şahsın şehrimizin ikliminde bıraktığı zifiri karanlık duygular geçmemişti ki başka karanlık duyguların temsilcisi konuk olarak davet edildi.

İlçemizde yaz döneminde yapılan bu etkinliklerin organizasyonunda Başkan Beyi yanlış yönlendiren danışmanı kim ise veya bu organizasyonun yapılmasını sağlayan kim ise o görevini derhal bırakmalıdır. O zaman yaşadığımız şehrin iklimi belki zifiri karanlık duygulardan arınık olacak, şehrin iklimi sinerji yaymaya devam edecek, küsen ve küstürülen insanların hayat iklimi bakış açılarına sirayet etmiş olacaktır.