Şu hikayeyi mutlaka duymuşsunuzdur:Amirlerden birisi emekli oluyor.Ancak sade bir vatandaş olarak yaşamak zoruna gidiyor.Çünkü hayatı boyunca hep emir vermeye alışmıştır.

Emekli olduktan sonra tabiri caizse artık kimse onu dinlemiyor,kimsenin umurunda olmuyor.

Sonunda Emekli Amir kendini tatmin edecek bir formül buluyor.

Şöyle ki:

Evinin önüne 3 adet büyük musluklu su küpü koyuyor.Kendisi de küplerin başında bekliyor.Su içmeye gelenler hangi küpten su içmeye kalkışırlarsa Emekli Amir hemen müdahale ederek:

-"Hey beyefendi! O küpten içme.Öbür küpten iç",dermiş.

Böylece emir verme arzusunu tatmin ediyormuş.

Günümüzde bu hikayede geçen kişinin yaşadığı kompleksi yaşayan bir çok insan vardır.Özellikle bir kısım sanatçılar,siyasetçiler,şarkıcılar,futbolcular v.b. bazı guruplar hep zirvede kalmak isterler.Ancak ,"Mahkeme kadıya mülk değildir" veciz sözde de belirtildiği gibi bir gün gelir o mevki ve makamlar elden gidiyor.

Mevki,makam ve şöhret elbette bir gün gidicidir.Çünkü yaşlılık,hastalık,güç kaybı,güzellik kaybı v.b.unsurlar nedeniyle o yerler bir gün gelir elden gider.

Bir kısım insanlar "kısmet buraya kadarmış" diyerek yeni sade hayatına alışmaya çalışırken,bu kayıpları kabul etmeyenler gündemde kalmak için çeşitli yollara başvururlar.

Örneğin:

-Bazen ünlü birine hakaret ederek,

-Bazen kameralar önünde ağlayarak,

-Bazen yalandan boşanarak,

-Bazen kavga ederek birkaç gün daha ekranlarda boy göstermeye çalışırlar.(Bir sanatçı şöyle demişti:"Albümlerimiz satılsın diye polemik çıkartıyoruz").

Oysa her insan yeri ve zamanı geldiğinde görevini kendinden daha ehil olana bırakmasını bilmelidir.Çünkü görevi ehline vermek Kur'an'ın da bir emridir:" Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor!

Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."(Nisa,58).

Bir Müslüman için de en büyük tehlike "Sen neymişsin be abı" tehlikesidir.Yani kendini çok beğenmek ben olmazsam hiçbir iş olmaz anlayışıdır.

Kur'an'da Rabbimiz şeytanın insana 4 şekilde yaklaştığından haber verir."Önden,arkadan sağdan ve soldan yaklaşması"( Şeytan şöyle dedi) Sonra elbette onların önlerinden,arkalarından,sağlarından,sollarından sokulacağım ve sen,onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın" (A'raf,17).

Alimlerimiz bu bölümleri uzun uzun açıklarlar.Ancak bir Müslüman için en tehlikeli olanı "Şeytanın sağdan yaklaşması" dır. Bir çok insan bu manevi tehlikeyi fark etmez.Yaptığı Salih ameller gözünde büyümeye (TEKASÜRE) başladığı zaman şeytanın tuzağında olduğunu fark etmelidir.Şeytan o kişiye yaptığı iyilikleri gözünde büyütmeye başlar.Senin şu kadar hayırların var,senin şöyle şöyle hizmetlerin var,sen şu kadar hacca gittin ,sen şu kadar umre yaptın v.b.

Şeytan ayrıca bu metodunu, özellikle ihlaslı ve hayırsever insanlara uygular."Canım sen Cennete gitmeyeceksin de kim gidecek.Sen zaten Cenneti garantilemişsin" veya"Canım senden daha bilgili kimse var mı? Bu alanda üç kişi varsa biriside sensin " v.b. şımartmalarla o kişiyi ihlastan koparıp kendini vazgeçilmez bir kişi haline getirir.

UNUTMAYIN:Mezarlıklar ben olmazsam işler yürümez diyenlerle doludur.