Nihayetinde bende Covid19 oldum. Çocukluğumdan kalma bir alışkanlık olmuş olacak ki genelde 05.30'da uyanırım, uyandığımda ilk işim saate bakmak olur, her baktığım saat şaşmaz bir şekilde 05:30'u gösterir. Bu uyanış saatlerinin birkaç istisnası da olur eğer çok yorgun veya geç uykuya kalmışsam yine aynı saatte vücudum uyanma alarmı verir ama yine vücudumun vermiş olduğu tepkilerle yatakta sağa sola debelenerek ihtiyaç duyduğum uykuyu almaya çalışırım. O gün yine 05:30'da uyandım ama vücudum dinç olmaktan öteye sanki gece sopa ile dövülmüş gibiydi. Sıcağı pek sevmem benim favorim ılık bir ortamdır o nedenle terlemeyi de hiç sevmem terlemeyi önlemek için her türlü yöntemi denerim. O gün vücudumun her yanı sopa yemiş gibi ağrımasının dışında içim üşümekten de ürperiyordu. Tir tir titriyordum, kendimi yorganın altına attım, üzerime birkaç kalın bir şeyler daha giydim ama dişlerimin zırgır zıngır titremesini durduramıyordum. Benim bu halimi gören eşim şaka yollu olarak ne o yoksa Cvid19 mu oldun dediğinde kendime Covid19 virüsünü yakıştırmamış olacağım ki yok canım onu da nereden çıkardın, galiba soğuk aldım diye cevap verdim. Bu sıcak hava da nasıl soğuk alacaksın dediğin de,

"Cuma günü namaza gittiğimde içeri girmemek adına namazı dışarıda eda ettiğimi, hoca efendinin uzun uzun yaptığı hutbe konuşması sırasında ve Cuma namazı sırasında zemheri soğuğundan daha beter soğuğun ve soğukla birlikte üzerimize fırtına ile birlikte karın yağdığını, soğuğun etkisiyle kulaklarımın ve başımın uyuştuğunu" söyledim. Ayrıca bu kısa konuşmanın içinde hoca efendiye de birkaç serzeniş ifade eden sözler söylediğimi de belirtmek istiyorum. Malum pandemi sürecinde toplu yapılan etkinlikler ne kadar kısa tutulursa virüsün yayılım hız o kadar az olur. Bizim hoca efendinin bu kuraldan haberi olmamış olacak ki hutbeyi uzattıkça uzattı, mübarek çok konuşma ile tebliğ görevini iyi yaptığını zannediyor. Oysaki Peygamberimiz "Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin!" hadisi şerifleriyle bizlere çok güzel kılavuzluk etmiş, bu söz bizim mihengimiz olmalı. Hoca efendilerin toplu yapılan ibadetlerde Peygamberimizin bu sözünü unutmamaları gerektiğini düşünüyorum.

Benim yatağa düşmemin ve tir tir titrememin, titreme ile birlikte öksürük ve grip belirtilerinin oluşmasının sebebi o gün olanca karın fırtına ile birlikte üzerime yağmasının vesile olduğunu düşünüyordum. Ayakta yarı nezle, yarı öksürük ile hastalığımı geçiştirmeye çalıştım. İşe gitmemi engelleyecek, yatakta istirahat edecek bir durumu kendimde görmüyordum. Hani Sağlık Bakanlığımız diyor ya bu virüsün ne zaman nereden geleceği bilinmez, tedbirli olun, tedbirinizi alın, maske mesafe ve temizliğe dikkat edin. Bu söylenenlere titizlikle uyduğumu ifade etmek istiyorum hatta kurallara uymayanları uyararak vatandaşlık görevimi kendimce yapmaya çalışıyordum. Kendime yakıştıramadığım Covid19 ileti içimde şüpheleri kabartırken her ne kadar durumum stabil olarak devam ediyor olsa da aile fertlerimizden birisinin testinin pozitif çıkmasıyla işin rengi değişti. Aile fertlerimizden herkes ayrı bir odaya çekildi, lavaboları bile ayırdığımızı söyleyebilirim ama bu illet çok sinsi bir illet, merhameti olmayan, avını canlı canlı yemeye çalışan sırtlanlar gibi insanın en zayıf halkasından tuttuğu gibi vücudun her yerine saldırıyor. Hoş bende ne bir koku ne bir tat kaybı olmadı, soğuk algınlığı gibi grip belirtisi ile bu illeti atlattığımı düşünüyorum. Bütün dileğim hasta ve sahipsizlere Allah acil şifalar versin.

Bu süreçte hastanede yatarak ve ayakta tedavi edildiğimiz süreç içinde babası oğlundan, annesi kızından, kocası karısından torunu dedesinden ve ninesinden kaçtığı bir ortamda sağlık çalışanları canla başla insanların tedavisi için uğraşıyor. Sağlık çalışanlarından sadece doktorları kast etmiyorum, güvenlik görevlisinden, yardımcı personeline, yardımcı personelden hemşirelere, hemşirelerden doktorlara kadar herkesi kast ediyorum. İyi ki varsınız, sağ olun var olun. Nice sağlıklı günler dileğimle.